40 yaşın üzerinde olan kadınlarda her üç kadından bir tanesinde düşük oluşabiliyor. Gebeliğin özellikle ilk 12 haftasında düşük doğum riski olabilir. Bu konuda iyi haber ise bu sürenin atlatılması durumunda gebelik süreci kontrollü bir şekilde devam ettiği zaman % 85 oranında sağlıklı gebelik söz konusu oluyor.
Son dönemlerde bayanların kariyer planlamaları nedeniyle çocuk planlamalarını sonrasına bırakıyor olması riskli gebeliklerin de daha fazla görülmesine neden oldu. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki 35-40 yaşında gebelik sayısının çoğaldığını anne yaşının ilerlemesinin yanı sıra kromozomal bozukluklarında artmış olduğu görülüyor.
İleri ki yaşta gebelik probleminin bebeğin yanı sıra annenin hayatını da riske attığını söyleyebilirim.
İlerleyen Yaşla Birlikte Risk Neden Artıyor?
Gebelik dönemin de yaş ne kadar yüksek olursa bu dönemde anne adayın da yüksek tansiyon, şeker hastalığı, böbrek ve kalp hastalıkları gibi ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalınıyor.
Yapılan çalışmalara göre; 20’li yaşlardaki kadınlarda düşük doğum riski yüzde 10-15 iken bu risk 40-44 yaş arasındaki kadınlarda yüzde 35’e, 45 yaş ve sonrasında ise yüzde 50’ye kadar yükseliyor. Yaşla birlikte düşük olasılığındaki bu artış kısmen embriyolarda daha fazla kromozom bozuklukları oluşmasından kaynaklanıyor. İleri yaştaki anne adaylarında özellikle ilk 2.5 ayda düşük doğum riski daha yüksek. Bu erken kayıpların önemli bir kısmını önlemek pek mümkün değil. Ancak kayıpların yüzde 60-70’inde embriyo/fetus’ta ciddi genetik veya yapısal sorunlar olabildiği düşünüldüğünde aslında belki de bu erken kayıplar bir yönü ile faydalı. Yani, bir nevi doğal seleksiyon oluyor. Ancak hemen kaygılanmaya gerek yok, çünkü günümüzde hemen her soruna karşı bir çözüm var. Önemli olan anne adaylarının düzenli takiplerini ve gereken testleri zamanında yaptırmaları.