Allah insanları dünyaya imtihan olabilsinler diye göndermiştir. Bu imtihanlar o kadar farklı çeşitte olabilir ki aslında kimin başına gelmiş olsa ağır olduğunu düşünür lakin imtihan imanla alakalı olabileceği gibi bedenen de ilgili olabilir.
Bir insanın elindekiyle imtihan olması mümkün olabilir. Dünyevi nimetlere takılıp giden bir hayatın imtihanı farklıdır. Yani burada şunu söyleyebiliyoruz Kur’an-ı kerim Bakara suresi 155. Ayette bunu çok ağır bir şekilde ifade etmiş. “Yaptığı her işinde muhakkak bir hikmet bulunduğuna iman ettiğimiz Rabbimizden bize gelecek her hangi bir musibete bu çerçeveden bakmaya gayret ederiz.”
Allah insanlara çeşitli sıkıntılar verebiliriz ve bunun içinde sabır bekler. Şunu iyi bilmek gerekiyor ki engelli kardeşlerimiz ve onların yakınları olarak siz acıyı hissederek yaşıyorsunuz. Biz burada bir takım şeyleri sizle görebiliyor ve hissedebiliyorsak bundan dolayı da sizi takdir ediyoruz
Engelli olarak dünyaya gelen bir çocuk için yapılmayacak en önemli şey anne ve babanın işlediği bir günahtan ya da bedduadan kaynaklanmamasıdır. Biz yaratılmadan önce Allah Teala bizim kaderimizi yazmış ve çocuklarımızın engelli olması ya da bizim engelli olmamız o kadar dahildir. Bunun içinde rabbim çocuklarımızı ve bizi nasıl yaratmışsa aynen o şekilde kabul etmek zorundayız. Burada bir engelli ailesi için söylemek istiyorum hangi çocuğun daha hayırlı olacağını asla bilemezsiniz.Nice anne babalar, çok sağlam doğurup büyüttükleri çocuklarından dolayı hiçbir hayırlı akıbet bulamayacakken, şu veya bu şekilde özürlü bir çocuk büyüten anne babalar da o özürlü çocukları ile beraber cennetlerde nimetler içinde yüzeceklerdir.
Mü’min insanın çektiği hiçbir sıkıntı boş değildir, boşuna değildir. Çektiğimiz sıkıntıların büyüklüğü kadar da karşılık alacağımızı hiçbir zaman unutmayalım. İnsanlığın en büyüğü ve efendisi olan sevgili Peygamber aleyhisselam efendimizin, Allah’a yakınlığı, kulluktaki üstün makamları herkesin bildiği şeylerdir.
Buna rağmen, sıradan bir insanın tahammül bile edemeyeceği sıkıntılara göğüs germiştir. Yetim doğmakla başlayan hayatı, üç gün üst üste rahat edebileceği bir ortam bulmadan bitmiştir. Çünkü en büyük makamın sahibi olarak o, en büyük sıkıntılara muhatap oldu. Büyük dağın karı da büyük oldu. Mü’minler için de bu kural geçerlidir.
Allah’ın kaderine razı olduktan sonra mü’min, ne kadar sıkıntı çekerse o kadar ecir kazanacak demektir. Özürlü çocuğun özürlülük oranı da buna göre değerlendirilmelidir. Ayağına bir diken batan da Allah’ın rahmetini görecektir, üzerine gökten kaya düşen de…
Engelli bir birey engel durumuna göre oruç tutabilir ya da tutamaz. Eğer ki burada orucunu tutamıyorsa bu durumda vermesi gereken miktar vardır ve imkanları doğrultusunda bunu vermelidir.
Herkes Allah’ın kuludur ve O’nun rahmetinin beklentisi içindedir. Meseleyi böyle anlamamız gerekir.