[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Şeniz hayatının kumarını oynuyor!
Şeniz ne bahane buldu bu kafaya silah dayama ve azmettirme saçmalığa diye düşünürken kötünün iyisi bir bahane sundu Agah’a sonunda. Neymiş efendim Nedim Cenk’e saldırdığı ve canını acıttığı için öfkeyle söylemiş her şeyi. Oysa ki aynı bölümde annecilik oynuyordu Nedim’in üstünde. Agah da yiyordu bu iyi niyet oyunlarını neredeyse; ama Cenk yine her şeyi alt üst etti. (Şeniz açısından tabi.) Öyle ki evlatlıktan reddedilmiş bile sayılır. Agah da daha cevabı bile dinlemeden gidip korumasının cebinden silahı alıp namluyu oğluna doğrultuyor. (Ne alakaysa…) Agah da çok hatalı. Anlamadan, dinlemeden insan kendi oğluna silah doğrultur mu? Ben olsam babamı hiç sevmesem bile çok kırılırdım böyle yaptığı için.
Ama Şeniz’in beklenmedik müttefiki Cemre, olaya el koydu. Dal sarktı, kartal kalktı, şöyle oldu, böyle oldu diyerek sakinleştirmeye çalıştı Agah Bey’i. İşe yaradı da denebilir biraz. Ama hâlâ tepkili… Kim olsa tepkili olur. Hemen sinirinin geçmesini beklemiyorlardı her halde. Bu çok aptalca olurdu zaten.
Ceren de karnındaki bebekle öylece kalakaldı. Adam psikopat. Her an başına ne işler açacağı belli değil. Belki de tam da o gün Cenk’in beynini parkelerden temizlemek zorunda olan Ceren olacaktı kim bilir? Hiç güvenilir bir baba adayı değil. Fasulyenin başı daha doğmadan derde girdi. Bir de Agah evlatlıktan reddeder gibi olmuş ki sormayın. Ceren ne yapsın beş parasız Cenk’i. Parasız Cenk ile Bakkal Amcanın oğlu Hüsamettin arasında hiçbir fark yok Ceren için. Koca parası yemek için düştü bu rezil hallere, şimdi ancak hizmetçilikten kazandığı parayı yer Kapalı Çarşıda. Bebeğine süt parası falan bulmaya çalışır ömrü boyunca. Vayy Ceren vayy, yine mi mayınlara denk geldin kız! Ama korkma, bir çıkış yolu bulursun elbette, aşamayacağı sınırları olmayanlar işlerini kolay halleder.
Şeniz sınırları aşma işini o kadar intizamlı yapıyor ki, asaleti hiç bozulmuyor, aştığı çizgiler göze görünmüyor. “Kan çıkmadan zafer olmaz!” deyip alır bavulu eline ve düşer yollara. Ben olsam bunun bir blöf olduğunu hemencecik anlardım. Saçlar yapılı, makyajlar tazelenmiş, elbiseler son model, ayakkabı desen yıkılıyo! Sen onca eşyanı k*ç kadar bavula nasıl sığdırmış olabilirsin ki? Agah blöfe kanmayıp bavulun içine baksa kesin kedi kumu bulur. Her neyse, Ceren bu durumdan hiç hoşlanmayacak. “Evladını kabul etmeyen adam gayrimeşru torununu kabul eder mi?” diye kendi kendilerine sorduklarında Ceren ikinci alternatif olarak Şeniz’i düşünmüştü oysa. Agah etmese Şeniz kabul eder diyorduk. E Şeniz’iniz aldı başını gidiyor addaaya? Ne b*k yiyeceksiniz şimdi? Otel odalarında bez mi değiştireceksiniz gelin kaynana?
Şeniz o öfkeyle söylenmiş olan “Ya sen öleceksin ya o” muhabbetini de iyi kıvırdı. Geçmişten bu yana her şeyi saydırarak, “Ben o öfkeyle söylediğim şeyi yılların birikimiyle söyledim.” dedi. Agah’ın kendi çocuklarını bırakıp yeğenine babalık yapması durumunu bahane ederek işin içinden sıyrıldı. Bu kadın var ya, kesinlikle avukat olmalıydı. Söylenmiş olan sözleri hatta itirafları bile eğip bükebilme yetisine sahip. Yine çekirge gibi sıçradı kaltak! Ama bir sıçrar, iki sıçrar, üç, beş, on beş derken illa ki bir yerde yakalanıverir. Ama bu yakalanışın kolay olacağını hiç sanmıyorum. Eğer dizi tutarsa 3 sezona, tutmazsa bir iki bölüme patlak verecektir muhtemelen.
“Oğlum yoksa ben de yokum!” diyerek en vurucu blöfünü de yaptı ve yüzüğü Ceren’in tükürükleriyle silinmiş olan tezgâha bırakıp gitti. Şimdilik Agah onun gitmesine izin verdi, ama gelmesi uzun sürmez. Damla da onunla gitmek istedi ama evdeki konforu bırakmayı göze alamadı. Akıllıca aslında. Evin kızı, kalmaya hakkı var. Dış kapının dış mandalı değil neticede. Dışarıda rezillik çekmesinin kimseye bir faydası yok. Kınamamak lazım. Konforu bırakmak kolay değildir. Ama bu işteki en eğlenceli kısım Ceren kısmıydı. Şeniz’in Ceren ile dalga geçmek için kurduğu cümleler beni epey eğlendiriyor. “Hadi biz sıramızı savdık, şimdi de sen gidip müjdeyi ver.” diyor. Meydan senin Ceren Hanım, ama hele ki böylesine gergin bir ortamda Cenk zamparasının gayrimeşru bebeğinden haberdar etmek senin pek kârına olmaz. Ayrıca çok da utanç verici bir durum… Ne diyeceksin ki, nasıl anlatacaksın?
Cemre kirli sırları öğrenince hazımsızlık ve kabızlık çekmeye başlar. Oh olsun sana! Nedim’in de ellerini hiç bırakmayacakmış hanımefendi… Çok duyduk bu teraneleri ama göreceğiz bakalım.
Zalim İstanbul 6. bölüm 2. kısım izle
[/box]