[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Nedim evden gitti!
Cemre’sinin gülü, haşmetlisi, biricik sevdiceği bir çırpıda arazi oldu. Öyle ki Cemre neye uğradığını şaşırdı. Yatağının yüzüne kadar çıkartılmıştı adamın. Bu kadar eşyayı “Nedim radarları” dört bir yandan açık olan Cemre’nin ruhu bile duymadan nasıl çıkardılar bilemiyorum. Cemre’nin kendisi bile şaşırdı: “Daha az önce buradaydı.” dedi kaskatı kaldı kızcağız. Paranın gücü arttıkça işler öyle hızlı yürüyor ki Maşallah, ışınlanmayla eşdeğer bir yer değiştirme söz konusu oluyor. Bence ışınlanma konusu üzerinde çalışanların bu önemli ayrıntıyı değerlendirmesi gerekiyor.
Agah ise bebeğin asıl babasının peşinde. Seyirciler olarak heyecandan geberiyoruz gerçekler ortaya çıkacak diye; ama içten içe hepimiz biliyoruz ki boşa geberiyoruz. Hangi dizimizde böyle önemli sırların bir çırpıda ortaya çıktığına şahit olduk ki? Öyle bir şeye şahit oluyorsak zaten o dizi batmıştır; finale hazırlanıyordur. Agah aldı Ceren’i ve Cenk’i; babalık testi için gerekli örnekleri aldırmaya gönderdi. Cenk anladı başına gelecekleri hemen firar etti hastaneden. Agah’ın şüphelerinin üzerinde bir güzelce yağ sürdü. Ama dizi bu; kanıt yoksa suçlama da yok. “Tamam” diyor Agah:
“Nedim’in de pekmezini akıtıp bir test edelim. Eğer bu p*çin babası Nedim çıkmazsa, o zaman senin ebenle bir görüşme yapacağım.”
Cenk kabul ediyor. Ama Seher henüz bu babalık testi şeysini kabullenebilmiş değil. Yırtınıyor yine her zamanki Seher haliyle. Bu gidişle Agah Cenk’in ebesiyle tanışamadan önce dizinin geri kalanları Agah’ın ebesinin mezarına kazı yapacak gibi görünüyor.
Civan da Agah ile aynı dertten muzdarip. Nedim gitti diye kıçı yanmış tavuk gibi sağa sola dönen ablasını görünce sebebini sormak istiyor. Cevabını alamayacağı zaten belliydi de, bari sorusunu sorabilseydi… Onu bile tamamlayamadı adam. Cemre resmen Civan’ı hiç dikkate almıyor, hiç sallamıyor. Bu kadar olur yani pes! Civan’ın yerinde olsam Cemre’yle bir daha asla konuşmazdım. Hatta bana bir şey sorduğunda hemen çeker giderdim. Çok dizi izledim, çok karakter gördüm. Ama Cemre karakteri kadar itici olan tek bir karakter bile görmedim. Sorsan iyi karakter; ama o kadar itici davranışları var ki insanı iyi karakterlerden soğutur cinsten.
Cemre Hanım sorulara cevap verme konusunda oldukça özürlü. Ama sorulara cevap vermeyen diğer insanlara karşı da fazlasıyla tahammülsüz. Sırlarla gizem kasmak senin tekelinde mi Cemre Hanım! Bırak da Damla da, Agah’da seni sorduğun sorularla dımdızlak öylece bırakıversin. Hep sen mi yapacaksın bu kıllığı? Çatla da patla.
Bölümün bu kısmında yine Damla ile Civan’ın atışıp tutuşmalarını izledik. İzlerken de senaryonun bu sahnede donup kalmasını, videonun daha ileriye akmamasını istedik. O kadar senaryo zehirlenmesinden sonra adeta panzehir etkisi yaptı, midemiz yıkandı adeta. Diziyi toplayan başka karakterler yok maalesef. Civan ve Damla… Ne kadar önemli birer karaktersiniz, ama ne kadar az yer veriliyor. Yazık! Biz anca Şeniz’in Cenk’i felaket tellallığı ile darlamalarını izleyelim…
Şeniz soğuk kanlı olmaktan bahsediyor. Cenk de tedirgin. “Eğer o p*çin babası Nedim çıkmazsa babamın ikinci taciz edeceği isim ben olacağım. Bakkal Hüseyin olmayacak.” der. Şeniz ise tam bir timsah edasıyla soğuk kanlılığını korur. Cenk’ten de bunu bekler. Kendisi alışmış suya düşen herkesi çiğ çiğ götür etmeye; milletten de aynı timsahlığı bekler. Cenk yolun sonuna geldiğinden emindir:
“Bu işin sonunda Bakkal Hüseyin’in yanında çıraklığa başlayacağım. Şansım varsa bir markette kasiyer olarak iş bulurum belki.” diye yeni hayatının planlamasını yaparken Şeniz dalga geçer:
“Madem bittiğinden bu kadar eminsin, o zaman neden söylemedin?” der zeki hatun. Ama hepimiz de biliyoruz ki Cenk’in de zekâsı en az Şeniz’inki kadar keskin. Tek sorun Cenk’in Şeniz’den daha insancıl, daha vicdanlı olması. Cesur olmak kolaydır. Söylersin ve biter. Peki ya o sözcükler dudaklardan döküldüğünde yaşanabilme ihtimali olan beyin kanaması, kalp krizi ya da inme gibi tehlikeli durumları kontrol altına alabilmek mümkün olacak mı? Zaten Cenk işin o kısmında. Söylediği zaman neleri kaybedeceğini kestiremiyor. Kaybedeceği şeyleri basite alamıyor. Belki babası bir gün affedecek ama Cemre asla bunu affedemeyecek. Muhtemel aşkı bir çırpıda bitirecek. O suçları işlememiş cesaret timsali insanlar için her şeyi açığa çıkarmak, itiraf etmek kolay gelir tabi. Onların kaybedecek bir şeyi yok çünkü. Kaybedecek iki kuruş akılları bile yok. (Burada lafım Cemre şımarığına.)
Seher de bir alem. Olan her şeyi bir kenara bırakıp hâlâ kızının namusuna edebine güvenerek, bütün hıncını da yanında alıp Agah’ın peşine düşmesi ve hesap sormaya teşebbüs etmesi çok komiğime gidiyor. Huhuuu Seher Hanım! Biz gerçekleri biliyoruz ama senin bildiğin gerçekler daha edepsizce. Kızın masum engelli bir adama adeta tecavüz etmiş. Hem de bunu pek çok kez yapmış ve o çocuğu karnına kondurmuş. (Sözde) Emin ol Cenk ile bile isteye ilişki yaşaması Nedim’den hamile kalmasından çok daha az edepsizce oluyor. Şimdi de gelmiş salak, şımarık, sürtük kızına “Ben kızıma öyle şeyler sormam.” diyor. Hırsızın eline bir külçe altın emanet edip hırsızın onu bozdurup yemeyeceğine güvenmek kesinlikle daha mantıklı olurdu.
Cemre ise hâlâ Agah’a kafa tutma peşinde. Kendi bildikleri ile pazarlık yapmaya çalışıyor aklınca. “Sen bana Nedim’in nerede ve nasıl olduğunu söyle, ben de sana evliliğim ile ilgili Nedim ayrıntısını söyleyeyim.” diyor; ama Agah bu ukalaya iyi ayar veriyor. Tek bir cevap bile vermiyor kaltağa. Seher de suratı beş karış “Agah Bey, Agah Beeey!!!” diyerek giriyor içeriye. Annesine sorduğu soru da cevap bulmuyor. Müstahak sana Cemre!
Zalim İstanbul 16. bölüm 1. kısım izle
[/box]