Evli ve mutsuz
“Evli ve mutlu” tablosundan çok daha sık karşılaştığımız bir tablodur diyebiliriz. Çünkü severek ve anlaşarak evlenmiş olanlar bile “evli ve mutsuz” moduna kolaylıkla düşebiliyor. Bilirsiniz, şeytan bir an bile rahat durmaz. Her an tepemizdedir yuvamızı dağıtmak için. Farkında olmadan şeytanın tuzaklarına düşmek an meselesidir hepimiz için. Uyanık olmak ve tuzakları fark etmek lazım.
Evlilikte mutsuzluğa iten sebepler nelerdir?
Elbette bu evliliği mutsuzken yapmış değiliz. Yani en azından modern toplumlarda böyle. Ancak evliliğe bu kadar mutlu ve heyecanlı başlamışken neler oldu da her şey ters yüz oluverdi? Onu hiç tanımadık mı, yoksa o hep böyleydi de görmezden mi geldik? Kısacası her evliliğin kendine has sorunları var ve bu sorunları bulabilecek olanlar yine evli çiftin kendisi. Terapistler de sizin sayenizde buluyor bu sorunları. Bu yüzden şeffaf olmakta ve sabırla soruna odaklanmakta fayda var. (Aynı zamanda çözümlere de…)
Evliliği çıkmaza girdiren bazı faktörler şunlardır:
- İnatlaşma: Unutmayın, evlilikte rekabet yoktur. Kimin eşeğinin önde gideceğinin hiçbir önemi yok. Aynı gemidesiniz neticede. Birinizin kaybetmesi diğerinizin kaybetmesi anlamına gelmeli. İlla bir şey için inat edecekseniz, aşkınızı mezara kadar yüreğinizde taşıma konusunda inat edin.
- Suçlama: Onun kendisini suçlu hissetmesi size ne kazandıracak? Savaşın galibi siz mi olacaksınız? Madalya mı verecekler? Ya da dur tahmin edeyim: Pırlanta, ekstra çiçek ve sosyal medyada paylaşılacak bir yığın yılışık karı-koca ilişkisi samimiyetsizliği… Amacınız bunlarsa eğer, kafanıza ve vicdanınıza format atma vaktiniz gelmiş demektir.
- Dokunulmazlık ve samimiyetsizlik: Tamam eşler arasında bile bir çizgi olmalı buna itirazımız yok; ama işi abartıp eşinize yabancı birisiymiş gibi muamele yapmak da nedir? İnsan eşine içinden geldiği anda sarılamayacaksa, öpemeyecek, dokunamayacak ve cinsel ihtiyaçlarını gideremeyecekse siz niye evlendiniz ki kardeşim? Ortak ev tutup masrafları Alman usulü paylaşsanız da olurdu. Cinsellik “çocuk yapma” aktivitesi değil. Evliliğin ta kendisidir. Haa bu arada eşler birbirinin telefonlarını ve maillerini istedikleri gibi kurcalayabilme hakkına da sahiptir. O hakka sahip olamamışlarsa ilişkilerini bir kez daha sorgulasalar iyi olur.
- Ağzına geleni saydırma: Geri adım attığınızda onun yüzüne bakacak yüzünüz olsun. Bazı sözcükler özür dilemeyle, hatta ve hatta ayaklara kapanmayla bile telafi edilemeyecek sözlerdir. Karşınızdaki kum torbası değil, sizin hayat arkadaşınız. Eşinizin giydiğiniz terlikten bir farkı olmalı.
- İletişimsizlik: Kafanızı daha çok gömün o telefonlara ve laptoplara… Başınızı eğdire eğdire göğe erdirmeye mi çalışıyorsunuz ne yapıyorsunuz? Telefonda video da bitmez paylaşım da. Sonsuza kadar böyle mi devam edeceksiniz? Neye yatırım yaptığınızı zannediyorsunuz? Belanıza mı? Kaldır kafanı da ne kadar berbat bir durumda olduğunuzu derhal fark et ve bozuk para gibi harcadığın zamanı telafi etmeye çalış.