Ayrımcılığa karşı olan, çalışkanlığı ve işbirliğini öğütleyen sevimli bir animasyon.
70’li yılların ikinci yarısında çocuk olanlar Arı Maya’yı gayet net hatırlarlar. Eski bir Alman çocuk kitabından uyarlanan Japon yapımı bir çizgi diziydi. Çok meraklı bir kişiliği olan çocuk Arı Maya’nın diğer arı ve böceklerle yaşadığı maceralarını konu alıyordu. Pozitif enerjisiyle, merakıyla ve özgüveniyle çocuklara örnek olan bir kahramandı Maya.
“Arı Maya” 2012’de yeniden televizyona çizgi dizi olarak, sonra da sinemaya üçboyutlu animasyon film olarak geri döndü. Yine tam hatırladığımız gibi, bol bol gülen, eli kolu durmayan, her şeyi merak eden sarpsarı bir küçük kız arı kendisi. Animasyon sinemasının kendine ait pek çok trüğünü içinde barındıran ama aynı zamanda da oldukça alegorik bir olay örgüsüyle çıkıyor bu sinema filminde karşımıza. Doğanın birbirine düşman iki arı cinsini, bal arıları ile eşek arılarını “önyargılar” yüzünden birbirine düşman olmuş gibi gösteren hikâyesi çok sevimli. İki tarafın da birbirlerini çok tanımadan “öcüleştirdiği” bir ortamda Maya’nın maruz bırakıldığı baskıcı eğitimin dışına taşan merakı, bu iki düşman cinsi karşı karşıya getirecektir.
Dünyaya gözlerini yeni açan arı Maya çevresindeki diğer arılardan biraz farklıdır, onların aksine diğer arıların koyduğu kovan kurallarına uymaz. Kovanlarındaki arı sütü çalındığında bulundukları tepenin ilerisinde yaşayan yaban arılarından şüphelenirler ve Maya’nın da bu olayda suç ortağı olduğu düşünülmektedir. Maya en yakın arkadaşı Willy hariç kimseyi suçsuz olduğuna ikna edemez ve ikili yaban arılarının yaşadığı kovana doğru maceralı bir yolculuğa çıkar.
Arı Maya’nın maceralarını sinemaya uyarlayacak olan Almanya yapımı film Arı Maya’yı sinemaseverlerle ilk kez 3D formatıyla buluşmuş olacak. Alman yazar Waldemar Bonsels’in sevilen romanından beyazperdeye uyarlanan filmin yönetmenliğini Alexs Stadermann üstlenirken senaryosu Fin Edquist’e ait.