Çölyak Hastalığı Nedir ?

Bağışıklık sistemimiz bakteri, virüs gibi zararlı maddelere karşı antikor üreterek vücudu korumaya çalışır. Ancak vücut bazen yararlı olabilecek maddelere karşı da antikor geliştirebilir. Çölyak hastalığında glüten adlı proteine karşı vücudun geliştirdiği antikor, ince bağırsaklarda hasara ve çölyak hastalığının gelişimine neden olur.
Çölyak hastalığında ince bağırsağın içindeki villus adı verilen, besin emiliminin sağlandığı parmaksı çıkıntılardan oluşan tabaka zarar görür. Bağırsak mukozasındaki bu değişiklikler besin maddelerinin sindirimini ve emilimini olumsuz etkiler. Özellikle demir ve folik asit gibi kan yapımının ana elemanlarının emilimi bozulur.
İleri yaşlarda hastalığın belirtileri daha geniş bir yelpazeye yayılır. Hastalığın tedavisi yoktur ve glüten içeren gıdalar kesildiğinde bağırsaktaki zarar önlenir ve şikayetler yok olur.
Toplumda her 100 kişiden 1’inde görülen bu hastalığın görülme ihtimali, ailede çölyak hikayesi varsa 10 katına kadar artar.
Çölyak Hastalığının Çeşitleri Nelerdir?
Çölyak hastalığı çok farklı semptomlar ve bulgularla kendisini gösterebiliyor. Bazı hastalarda bulgular belirgin olurken, bazılarında çok hafif görülebiliyor. Bu özelliği nedeniyle hastalık klasik çölyak, atipik çölyak, sessiz çölyak ve potansiyel çölyak gibi farklı klinik tablolarda değerlendiriliyor.
Klasik Çölyak
Daha çok süt çocukları ve küçük çocuklarda, yaşamın 6-24. aylarında glüten alımı başladıktan sonra ortaya çıkıyor.
Büyüme geriliği, kronik ishal, karında şişlik, halsizlik, iştahsızlık, kusma, adale zayıflığı gibi belirtiler görülüyor. Emilim ve sindirim bozukluğu ön planda oluyor. Demir, folik asit ve D vitamini eksikliği (kemik gelişme bozuklukları) ile kanamaya eğilim (pıhtılaşma bozuklukları) sıkça görülüyor.
Ayırıcı tanıda laktoz intoleransı (süte bağlı karın ağrısı, şişkinlik, ishal) ve bazı paraziter hastalıkların (giardiasis) mutlaka araştırılması gerekiyor.
Atipik Çölyak
Hastalığın bu türüne ise genellikle 5-6 yaş üstü büyük çocuklarda ve erişkinlerde rastlanıyor. Genellikle bulgular çok hafif görülüyor ve sindirim sistemi dışı bulguları ön planda oluyor. Hastalar tek bir belirti ya da bulguya sahip olabiliyor.
Boy kısalığı, pubertede gecikme, diş minesi defektleri ve demir eksikliğinin yanında sindirim sistemine ait tekrarlayan karın ağrısı, bulantı, kusma, karaciğer enzimlerinde yükselme ile kabızlık gibi tipik olmayan bulgular görülebiliyor.
Bu hastalara tanı koymak oldukça zor oluyor. Söz konusu şikayetleri olan kişilerde çölyak hastalığının mutlaka düşünülmesi gerekiyor.
Atipik çölyak, huzursuz bağırsak sendromu ile karışabiliyor. Açıklanamayan demir, folik asit ve B12 vitamini eksikliği ile kemik gelişme problemleri, tekrarlayan karın ağrısı, karın şişliği ve serum albümin düzeyinde düşme gibi durumlarda da çölyak hastalığının akla getirilmesi önem taşıyor.
Sessiz Çölyak
Çölyak açısından herhangi bir şikayeti ve bulgusu bulunmayan bireylerin yakınlarına çölyak hastalığı teşhisi konmasının sonucunda yapılan aile taramalarında veya herhangi bir başka nedenle yapılan tetkiklerde tesadüfen tipik çölyak hastalığının rastlanmasıdır.
Potansiyel Çölyak Hastalığı
Çölyak testlerinde pozitif sonuç çıkan, ancak ince bağırsak biyopsileri normal ya da minimal değişiklik gösteren bir durum. Sonraki yıllarda glüten hassasiyeti çıkacağından düzenli doktor kontrolünde izlem yapılıyor.
Non-çölyak Glüten Hassasiyeti
Glüteni tolere edemeyen, ancak kanında çölyak hastalığına özgü antikorlar bulunmayan ve ince bağırsak dokusunda hasar gözlenmeyen bir durumu tanımlıyor. Non-çölyak glüten hassasiyetine toplumun yaklaşık yüzde 20’sinde rastlanıyor.
Belirtiler çölyak hastalığı ile benzer olsa da hafif seyrediyor. Ancak bazı çalışmalarda baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, eklem ağrısı, bacak, kol ve parmaklarda uyuşma gibi sindirim sistemi dışı belirtiler bulunabiliyor. Belirtiler glüten alımından saatler, hatta günler sonra ortaya çıkabiliyor.
Bu durumun tanısı için kesin bir test bulunmuyor. Çölyak ve diğer hastalıklar dışlandıktan sonra teşhis konabiliyor.
Hastaların, çölyak hastalığında olduğu gibi tamamen glütensiz diyet uygulaması gerekiyor. Bunun hayat boyu mu, yoksa belli bir dönem mi devam edeceğine dair somut kanıtlar bulunmuyor.