Florence Nightingale (12 Mayıs 1820 – 13 Ağustos 1910), İngiliz sosyal reformcu, istatistikçi ve hemşire. Modern hemşireliğin kurucusudur. Kırım Savaşı sırasında eğitim alan hemşirelerin yöneticisi olarak öne çıkmış, savaşta yaralanan askerlerin tedavi ve bakımlarını yapmıştır. Hemşireliğe son derece olumlu bir itibar kazandırmış ve Viktorya kültüründe bir ikon olmuştur. Özellikle gece gündüz demeden yaralı askerlere baktığı için kendisine “Lambalı Kadın” denmiştir. Nightingale çok yönlü bir yazardır. Yaşamı boyunca yayınlanan eserlerinin çoğu yayılan tıbbi bilgilerle ilgili olmuştur. Yazınsal becerileri kötü olanlar tarafından kolayca anlaşılabilecek basit İngilizce ile yazılmıştır. Ayrıca istatistiksel verilerin grafiksel sunumunu halka sevdirmeye yardımcı olmuştur. Din ve mistisizm üzerine yoğunlaşmış çalışmaları sadece ölümünden sonra yayımlanmıştır.
Florence Nightingale daha küçük yaşlarda hastanelerde hastalara yeterince ilgi gösterilmediğini düşünür ve bunu düzeltmek için hasta bakıcı olmak ister. Ailesi Nightingale’e izin vermez. Hasta bakıcıların hastalarla birlikte pis işler yaptıklarını söyler ve karşı çıkar. Çünkü o dönemlerde hasta bakıcılık hiç bir işi olmayan kızların yaptığı pis bir iştir. Ailesine ne kadar baskı yapsa da kabul ettiremez ve ailesinden ayrılarak hastabakıcı olur. Hasta bakıcılığın kötü adını silmek ve bunu meslek haline getirmek ister. Pretestan Kadın Diyakozlar Enstitüsü’nden üç aylık temel bir hemşirelik kursu almak üzere 1851 yılında Hastanesi’ne gitti. Hastabakıcılığı ve hastane yönetimi üzerine incelemeler yaptı. Kursun ardından bir süre Paris yakınındaki Merhamet Rahibelerinin yanında kaldı. İki yıl sonra ailesinin karşı çıkmasına rağmen, Londra’nın Harley Sokağı’ndaki kadın hastaların bakıldığı bir hastanede yönetici oldu. 1853 yılında Londra’daki hasta kadınların bakımı kurumuna yönetici olarak getirildi. 1853- 1856 yılları arasında olan Kırım Savaşında İngiliz ordusundaki yaralı askerlere bakmak üzere 1854 yılında otuz sekiz gönüllü hemşire ve rahibelerle İstanbul Selimiye’de Selimiye kışlasında kurulan askeri hastaneye gönderildi. Üsküdar’a vardığında hastanenin bakımsız olduğunu ve insanların savaş yaralarından çok, sıtma ve çeşitli bulaşıcı hastalıklar nedeniyle öldüğünü gördüler. Yoğun bir çalışma sonucu, gerekli malzeme ve eksiklikleri gidererek, hastaneyi sağlık koşullarına uygun bir hale getirdi. Bu uğraşların sonucunda ölüm oranı yüzde 42’den yüzde 2’ye indi. 1961 yılında, Türkiye‘de, Şişli‘de açılan ilk Yüksek Hemşirelik Okulu’na onun adı verilmiştir. (1989’da merkez olarak kurulan Florence Nightingale Hastanesi de denen binada şimdi şapka biçiminde camdan bir ek bina daha yapılmıştır.) Böylece dünya üzerinde ismini altın harflerle yazdıran ilk hemşire olmuştur. İstanbul’da onun adına bir özel hastane mevcuttur.