Hepatit, kelime anlamı olarak karaciğer iltihabı anlamına geliyor. Bazı tür hepatitler ciddi bir sorun yaşamadan kendi kendine geçerken, diğerleri uzun ömürlü (kronik) olabilir ve karaciğerde skar adı verilen bir yara dokusu yaratarak siroza, karaciğer fonksiyon kaybına ve bazı durumlarda karaciğer kanserine neden olabilir.
Hepatit B, karaciğeri etkileyen ciddi bir hastalıktır ve Hepatit B virüsü nedeniyle ortaya çıkar. Hepatit B virüsü kan, cinsel yol ve vücut sıvılarının (tükürük, salya) yakın teması ile bulaşıyor. Hepatit B, doğum esnasında anneden bebeğe geçebiliyor.
Dünyada 400 milyon, Türkiye’de ise 3 milyon kişi Hepatit B virüsü taşıyor. Tedavi uygulanmadığı takdirde siroz ve karaciğer kanseri gelişme riski bulunuyor. Bu durumda karaciğer nakli gündeme gelebiliyor.
Hepatit B taşıyıcıları ömürleri boyunca virüse neden olan herhangi bir sorun yaşamazken, yüzde 10 oranında hastalık geliştirme riski taşıyorlar. Bu nedenle belirli dönemlerde kan kontrolleri yapılması önem taşıyor.
Hepatit B’nin bulaşma yolları arasında kan teması önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle dövme-manikür gibi kan temasının olabileceği işlemlerde dikkatli olunması oldukça önemli. Bunun yanı sıra, sağlık çalışanları gibi, hastalığın bulaşması açısından yüksek riskli gruplar içerisinde bulunan kişilerin aşılanması büyük bir önem taşıyor.
Çeşitleri;
Hepatit B hastalığı akut ve kronik olarak ikiye ayrılır. Akut Hepatit B virüsü enfeksiyonu, Hepatit B virüsüne maruz kaldıktan sonra ilk 6 ay içinde oluşan kısa süreli hastalıktır ve şu şikayetlere yol açar:
- Ateş, bitkinlik, iştahsızlık, bulantı ve/veya kusma
- Sarılık (sarı cilt veya göz rengi, koyu renkli idrar, kil renkli dışkı)
- Kas, eklem ve mide ağrısı
Kronik hepatit B enfeksiyonlarının çoğu iyileşme seyrine girer, ancak yaklaşık %0.1’lik bir kısmında “fulminan hepatit” adı verilen, ani başlayan ve hızlı gelişen karaciğer yetmezliği tablosu ortaya çıkar ve bu tablo ölümcül seyredebilir.
Kronik Hepatit B virüsü enfeksiyonu ise Hepatit B virüsünün vücuda girerek 6 aydan uzun süre yok edilemediği ve Karaciğer hasarı (siroz), Karaciğer kanseri ve Ölüm gibi kötü sonuçlar doğurabilecek şeklidir.
Akut hepatit B enfeksiyonunun kronikleşme oranı yenidoğanlarda %90’larda iken, yaş ilerledikçe düşer ve erişkinlik döneminde %1-5 arasında seyreder.
Bu iki formun yanı sıra, virüsün bulaştığı kimi bireylerde hastalık oluşmaksızın virüs vücutta kalabilir veya hastalık oluşup iyileştikten sonra dahi vücuttan temizlenemeyebilir. Bu hastalarda herhangi bir belirti veya şikayet bulunmaksızın, taşıyıcılık söz konusu olur; dolayısıyla hastalığın bulaşıcılığı devam eder.
Hepatit B virüsü dış ortamda bir hafta canlı kalabilir ve Hepatit C’den 10 kat, HIV’den de 100 kat daha bulaşıcıdır.
Bunun yanı sıra bu virüsle enfekte anneden doğan çocuklar özellikle önemli bir risk grubunu oluşturur. Bu nedenle çocukların doğdukları andan itibaren, yetişkinlerin ise bulaşma açısından yüksek riskli bir iş kolunda çalışıyorlarsa vakit kaybetmeden Hepatit B aşısı yaptırmaları gerekir.
Ülkemizde 1998 yılından beri Hepatit B aşısı aşı takviminde bulunmaktadır. Yapılan aşılamanın ömür boyu koruyuculuğu olmakla beraber, özellikle yüksek risk altında bulunan bireylerin daha önce aşılanmış olsalar dahi, vücutlarında antikor oluşturup oluşturmadıkları bir kan tetkikiyle belirlenerek, antikor düzeyinin koruyucu düzeyde olmaması halinde bir doz hatırlatma aşısı yapılması tavsiye edilmektedir.
Hepatit B virüsü anne sütünde düşük konsantrasyonda bulunuyor ve bebekte enfeksiyona neden olmuyor. Ancak emzirme sırasında meme başında oluşan çatlaklardan bebek virüsü kapabiliyor.
Doğumdan hemen sonra yapılan immünoprofilaksi (hepatit B immünglobulin ve aşı) ile anne sütü alan bebeklerin enfeksiyondan korunmaları sağlanıyor.
Kimler Aşı Olmalı?
Hepatit B virüsü enfeksiyonu riski taşıyan aşılanmamış erişkinlere Hepatit B aşısı öneriliyor. Bu gruplar;
- Yüksek riskli iş kollarında çalışanlar
- Cinsel partnerlerinde Hepatit B olan kişiler
- Cinsel olarak çok eşli kişiler
- İğneleri, şırıngaları veya diğer enjeksiyon malzemeleri paylaşan kişiler
- Hepatit B virüsü bulaşmış biriyle ev içi teması olan kişiler
- Kan veya vücut sıvılarına maruz kalma riski taşıyan sağlık hizmetleri ve kamu güvenliği çalışanları
- Islahevlerinde bulunan kişiler
- Hepatit B oranlarının yüksek olduğu bölgelere seyahat edenler
- Kronik karaciğer hastalığı, böbrek hastalığı, HIV enfeksiyonu veya diyabeti olan kişiler.
Hepatit B aşısının diğer aşılarla aynı anda yapılmasının bilinen bir sakıncası yoktur. Ancak daha önce Hepatit B aşısı olmuş ve alerjik reaksiyon gösterenler ile, aşının içerisindeki maddeye alerjisi olan kişiler aşı yaptırmamalıdır.
Nedenleri
Hepatit B, özellikle kan ve vücut sıvıları ile cinsel temas yoluyla bulaşan bir virüstür. Hepatit B, virüsü taşımayan kişinin vücuduna enfekte kan, meni veya diğer vücut sıvılarının temasıyla bulaşır. İnsanlar virüsü aşağıdaki yollarla kapabilirler:
- Anneden bebeğe doğum sırasında bulaşma,
- Enfeksiyon riskleri açısından kontrolü sağlanmamış kan ve kan ürünlerinin nakli,
- Enfekte bir kişiyle, tıraş bıçağı veya diş fırçaları gibi nesnelerin paylaşımı,
- Enfekte kişinin kanı veya açık yaraları ile temas etme,
- Enfekte bir partnerle korunmasız cinsel ilişkide bulunma,
- İğneleri, şırıngaları veya diğer ilaç enjeksiyon malzemelerini paylaşma,
- Enfeksiyon riskleri açısından kontrolü sağlanmamış hemodiyaliz makinasıyla diyalize girme
- İğne batması veya diğer keskin aletler ile kana maruz kalma.
- Kan ve cinsel yolla bulaşıyor olması nedeniyle uygun steril şartların sağlanmadığı cerrahi ve dövme ile manikür-pedikür gibi işlemler yaptıran kişiler, çok sayıda cinsel partneri olanlar veya korunmasız cinsel ilişkiye girenler ve sağlık çalışanları risk gruplarını oluşturur.
Bunların yanı sıra tırnak makası, tıraş bıçağı ile diş fırçası gibi kişisel eşyaların ortak kullanımıyla bulaşması nedeniyle dikkatli olunmalıdır. Hepatit B virüsü solunum yolu, su ve besin kaynakları ile bulaşmaz
Belirtiler
Virüs karaciğer hasarına neden olarak hastalık oluşturuyor. Bu hasarı yaparken hiçbir belirti vermeyebiliyor ve direkt karaciğer sirozu veya karaciğer kanseri tanısı alınabiliyor. Belirti verdiğinde ise aşağıda yer alan yakınmalarla kendini gösteriyor.
- Aşırı halsizlik
- İştahsızlık
- Göz aklarında sararma
- Kilo kaybı
- Karında şişkinlik (karın içinde su birikmesine bağlı)
- Bacaklarda ödem
- Kanamanın zor durması
- Kanlı kusma
- Baş ağrısı ve vücut ağrıları
- Mide bulantısı ya da kusma
- İshal
- Koyu renkli idrar
- Açık renkli dışkı
- Kolay kanama ve morarma
Tedavi Yöntemleri
Kısa süreli (akut) Hepatit B için genellikle özel bir tedaviye ihtiyaç duyulmuyor, ancak şikayetleri hafifletmek için ilaçlar verilebiliyor. Uzun süreli (kronik) hepatit B, genellikle virüsü kontrol altında tutmak için ilaçla tedavi ediliyor.
İlaç tedavisinde amaç; Hepatit B virüsünün çoğalmasını ve bu yolla virüsün karaciğere zarar verici etkisinin en aza indirilmesidir.
Dikkat Edilmesi Gerekenler
Hepatit B hastalarının ve taşıyıcı kişilerin aşağıdakilere dikkat etmesi gerekmektedir:
- Korunmasız cinsel ilişkiye girmeyin.
- Başka kişilerle iğne ya da diğer kan taşıyabilecek, dış fırçası, tırnak makası, jilet gibi aletleri paylaşmayın.
- Enfeksiyonun bulaşmasını önlemek için birlikte yaşadığınız kişilerin aşı olmasını sağlayın.
- Dengeli beslenmeye özen gösterin (Hepatit B için özel bir beslenme şekli yoktur).
- Alkolden kaçının. Alkol, karaciğer hasarının önemli bir nedenidir.
- Çocuğunuzun aşı takvimini aksatmayın
- Bebek sahibi olmayı planlıyorsanız hekiminize danışın.
Hepatit B hastalarının ve taşıyıcılarının sağlıklı çocukları olması mümkündür ancak bunun için gebelik ve doğum esnasında bir takım önlemler alınması gerekebilir. Bu nedenle eğer hepatit B hastalığınız varsa veya taşıyıcıysanız, hekiminize danışarak, onu bu durumdan haberdar etmeniz önemlidir.