ŞEFİN YÜKSELİŞ VE DÜŞÜŞÜ
Acımasız bir orkestra şefinin yükselişini ve düşüşünü anlatan filmde, Field’in yönetmenliği, senaryosu, sinematografisi, kurgusu ve ses tasarımı eleştirmenlerden övgü aldı. Film Venedik Film Festivalinde Cate Blanchett’e En İyi Kadın Oyuncu Volpi Kupası Ödülünü kazandırdı. Lezbiyen Lydia Tar’ın, mesleki yaşamıyla özel yaşamını birbirinden ayıramaması en büyük zaafı. Kariyerindeki ve özel yaşamındaki çöküşün temelinde bu zaafı yatıyor.
Todd Field’in senaryosu mükemmel bir karakter çalışması olarak, son defece ikna edici bir dünya inşa etmenin parçası olarak değerlendirildi. Ancak Cate Blanchett’in açık ara yılın en başarılı oyunculuk performansı filmin diğer hasletlerinin önüne geçti. “Tar” denince akla gelen ilk şey Blanchett oldu. Avustralyalı aktris katıldığı tüm yarışmalardan ödülle ayrıldı. ABD şehirlerinin (New York – Los Angeles – Washington – Boston – Chicago) Eleştirmenler Birliği’nin En İyi Ksdın Oyuncu Ödüllerinin sahibi oldu. Muhtemelen Oscar’ın ve aday gösterildiği Altın Kürenin de galibi olacak.
Todd Field 1964 California doğumlu bir aktör – yönetmen – senaryo yazarı ve yapımcı. 40’ın üzerinde filmde oynayan Field’in yönetmen olarak sadece 3 film olması, kendisinin bu konuda üretken olmadığının kanıtı. İlk 2 filmiyle Amerikan ailesini merceğine alan Field, “Tar” ile kamerasını Almanya’ya doğrultuyor. İlk uzun metrajlı yönetmenlik denemesi, 5 dalda Oscar’a aday gösterilen “İn The Bedroom” (2001) küçük bir kasabada doktorluk yapan bir aile reisinin tek oğlunun kendinden çok yaşlı bir dul kadınla hayatını birleştirmesini anlatıyordu. 2. filmi, 5 dalda Oscar adayı “Tutku Oyunları / Little Children” (2006) Amerikanın banliyösündeki bir kasabada yolları kesişen bir grup sorunlu insanın hikayesiydi.
Aktörlüğü, yazarlığı ve yönetmenliği dışında bir müzisyen ve bestekar olan Tod Field’e bir orkestra şefinin hayatını anlatmak uygun düşmüş. Field alışılmışın dışında, yatak sahnesi olmayan bir queer öyküsü anlatıyor. “Tar”da sinematografi ile ana karakter uyumu sağlamada çok başarılı. Bir Alman Filarmoni Orkestrasının karakterlerinin yaşadıklarını anlatırken, filmin yarı yarıya İngilizce ve Almanca olması çok isabetli olmuş. Filmin 160 dakikalık süresinin büyük bir kısmının 4 duvar arasında geçmesiyle, bir kapalı mekan, teatral bir film olan “Tar”ın senaryosunun Cate Blanchett üzerine inşa edilmesini de olumlu buldum .
Açılış sekansında The New Yorker’in kadrolu yazarı (filmde kendini oynayan) Adam Gopnik ile Lydia Tar’ın röportajı, karakteri tanıtma işlevini yerine getirmesiyle çok olumlu buldum. Casting çalışması övgü alan filmde, Pedro Almodovar’ın 2 filmde iş birliği yaptığı deneyimli Alman kostüm tasarımcısı Bina Daigeler tercihi de isabetli. Kirill Serebrennikov “Çaykovski’nin Karısı”nda, eşcinselliğini gizleyen efsanevi bir müzik adamının öyküsünü, mutsuz ettiği eşi Antonina Millukova üzerinden, bir “imkansız aşk” formatı içinde anlatmayı tercih etmişti.
Batı klasik müziğinin uluslararası dünyasında geçen filmin konusu, Berlin Filarmoni Orkestrasının ünlü şefi, besteci Lydia Tar’ın erkek egemen klasik müzik endüstrisinde yaşadığı fırtınalı hayata odaklanıyor. Bir öncü olarak bu tutkulu virtüoz, orkestra elemanlarını manipüle eder, beğenmediklerini hoyratça değiştirir, projeler üretir, yazdığı anı kitabının yayınlanması için çalışır. Eşcinsel Lydia bir zamanlar ilişki yaşadığı Krista Taylor’u (Sylvia Flote) kara listeye alır, şef olarak kariyer yapma şansını engeller. Umutsuzluğa düşerek ve bir mektup bırakarak Krista’nın intiharı, Lydia Tar için sonun başlangıcı olur.