Vitiligo ciltte beyaz lekelerin ortaya çıkmasına neden olan bir deri hastalığıdır. Vitiligodan kaynaklanan renk kaybının ne kadar geniş bir alanda ve hangi yoğunlukta gerçekleşeceği tahmin edilemez. Vitiligo insan vücudunun herhangi bir yerinde cildi etkileyebilir. Etkilenebilir bölgelere saç veya ağzın iç kısmı da dahildir.
Normal şartlar altında, insan vücudunda saçın ve cildin rengi melanin tarafından belirlenir. Vitiligo durumu ise, melanin üreten hücreler çalışmayı durdurduğunda veya öldüğünde ortaya çıkar. Vitiligo tüm cilt tiplerinden insanları etkilese de, koyu tenli kişilerde varlığı daha belirgin görülebilir.
Vitiligo yaşamı tehdit edici veya bulaşıcı değildir. Ancak görünümü stres ve anksiyete kaynağı olabilir ve bireyin kendisini kötü hissetmesine neden olabilir. Vitiligonun komplikasyonları arasında hastaların ciltlerindeki lekeler nedeniyle sosyal veya psikolojik sıkıntılar yaşaması bulunur.
Bunun yanı sıra vitiligodan kaynaklı olarak etkilenen bölgelerde güneş yanıkları ve cilt kanseri ihtimalinin artması, iris iltihaplanması gibi göz problemleri ve işitme kaybı da görülmektedir.
Vitiligo tedavisi sürecinde etkilenen cilt tekrar renk kazanabilir. Ancak bireyin düzenli olarak tedavi şartlarına uyması gereklidir. Bu tedavi cilt renginin sürekli kaybolmasını veya vitiligonun tekrarlaması durumunun önüne geçmez..
Nedenleri
Vitiligo Neden Olur?
Vitiligo, pigment üreten hücreler olan melanositler cilde, saçlara ve gözlere renk veren pigment olan melanin üretimini durduğunda veya bu hücreler öldüğünde ortaya çıkar. Cildin bu durumdan muzdarip olan bölümlerinde açık renkli ya da beyaz lekeler görülmeye başlar.
Bu hücrelerin melanin üretimini neden durdurduğu ya da neden öldükleri kesin olarak bilinmemektedir. Ancak bağışıklık sisteminin ciltteki melanositlere saldırmasına ve onları tahrip etmesine yol açan bir bozukluk, ya da güneş yanığı, stres veya endüstriyel kimyasallara maruz kalma gibi bir tetikleyici olayın vitiligoya neden olabileceği düşünülmektedir. Bunun yanı sıra ailede vitiligo görülmesi, sonraki kuşaklarda da görülebileceği ihtimalini ortaya çıkarsa bile, bu kesin bir durum değildir.
Vitiligo şüphesi olduğunda gerçekleştirilecek muayene esnasında dermatit veya sedef hastalığı gibi diğer tıbbi sorunların ihtimalleri ortadan kaldırılmaya çalışılır. Vitiligo teşhisinin doğru olarak konulması için cilt üzerine ultraviyole ışık veren özel bir lamba ile incelenebilir.
Bireyin kişisel ve ailevi tıbbi geçmişi hakkında bilgi toplanması ile cildinin incelenmesinin yanı sıra etkilenen bölgeden derinin küçük bir örneği biyopsi yapılmak üzere alınabilir. Bunun yanı sıra anemi veya diyabet gibi altta yatan otoimmün durum ihtimallerini laboratuvarda belirlemek için kan örneği de alınabilir.
Belirtiler
Vitiligo Belirtileri Nelerdir?
Vitiligonun en önemli belirtisi, cilt renginin düzensiz şekilde kaybıdır. Deride beyaz veya açık renk lekeler halinde görülür, ancak her beyaz leke vitiligo değildir.
Genellikle, renk değişikliği ilk olarak eller, ayaklar, kollar, yüz ve dudaklar gibi güneşe daha çok maruz kalan bölgelerde görülür. Vitiligonun cilt rengi kaybı haricindeki diğer belirtileri arasında saçta, kirpiklerde, kaşlarda veya sakalda saçın erken beyazlaması veya grileşmesi, ağız ve burun içini kaplayan mukoza zarı dokularında renk kaybı, göz retinasında renk kaybı veya renk değişikliği görülür.
Vitiligo her yaşta başlayabilir, ancak çoğunlukla ilk defa 20 yaşından önce görülür. Rengini kaybeden alanlar bireyde bulunan vitiligo türüne göre vücudun farklı yerlerini farklı oranlarda kaplayabilir. Genelleştirilmiş vitiligo adı verilen en yaygın tipte, renksiz lekeler genellikle vücudun karşılıklı kısımlarında simetrik olarak ve birbirine benzer şekilde ilerler. Bu tip vitiligo bireyin vücudunun birden fazla bölgesinde görülür.
Vücudun sadece bir tarafını veya bir kısmını kaplayan ve segmental vitiligo adı verilen bir diğer tip, daha genç yaşlarda ortaya çıkar. Bu tip bir veya iki yıl ilerledikten sonra durur. Vücudun bir ya da az sayıda bölgesini etkileyen türe ise lokalize (fokal) vitiligo adı verilir.
Vitiligonun nasıl ilerleyeceğini tahmin etmek zordur. Bazı vakalarda beyaz lekeler tedavi süreci başlamadan kendiliğinden genişlemeyi bırakır. Daha yaygın olarak pigment kaybı sürekli yayılır ve sonunda cildin oldukça büyük bir bölümünü etkisi altına alır. Çok nadir durumlarda ise cilt rengini tekrar kazanabilir.
Ciltte, saçlarda ve gözlerde beklenmedik renk kaybı görülmesi durumunda doktora başvurmak gereklidir. Vitiligonun bilinen tam iyileştirme etkili bir tedavisi yoktur. Ancak uygulanan tedavi sürecinde renk değişimi durdurulabilir, yavaşlatılabilir ve cilde biraz renk geri kazandırılabilir.
Tedavi Yöntemleri
Vitiligo Nasıl Geçer?
Cilt rengini düzeltmek ve hatta genel olarak cilt tonunu aynı hale getirmek için kullanılan birçok tedavi yöntemi mevcuttur. Ancak elde edilen sonuçlar önceden tahmin edilemez. Her vakada farklı sonuçlar görülür. Kullanılan bazı tedavilerin ciddi yan etkileri vardır.
Bu nedenle ilk aşamada bronzlaşma ürünleri ya da makyaj uygulayarak cilt görünümünün iyileştirilmesinin denenmesi önerebilir. Eğer ilaçlarla, cerrahi müdahale veya terapi ile tedavi sürecine gidilirse, bu sürecin ne kadar etkili olduğunu belirlemek aylar sürebilir.
Her vakada en uygun tedavi bulunmadan önce birden fazla yaklaşım veya bu yaklaşımların kombinasyonu denenebilir. Vitiligonun tedavi edilmesi, tekrar olmayacağı anlamına gelmez. Vitiligo hastası olan bireyler güneş altına mutlaka yüksek koruma faktörlü ve geniş spektrum etkili güneş kremi kullanarak çıkmalıdır.
Vitiligo Nasıl Tedavi Edilir?
Hiçbir ilaç vitiligo sırasında görülen pigment hücrelerinin (melanositler) kaybı sürecini durduramaz. Ancak tek başına veya hafif bir terapi ile birlikte kullanılan bazı ilaçlar cilt tonunun bir kısmını geri kazanmaya yardımcı olabilir. Bu ilaçlar arasında enflamasyonu kontrol eden kremler vardır.
Cildin etkilenen bölgelerine kortikosteroid krem uygulamak, özellikle hastalığın erken aşamalarında başlanırsa, kaybedilen rengin geri dönmesine yardımcı olabilir. Birkaç ay boyunca cilt renginde bir değişiklik gözlemlenmeyebilir. Bu tip kremler etkilidir ve kullanımı kolaydır.
Ancak cilt incelmesi veya ciltte kırışıklıklar veya çizgiler oluşturmak gibi yan etkilere neden olabilir. Bu tür ilaçların daha hafif formları çocuklara ve vitiligodan etkilenen renksiz cilt alanları çok geniş olan bireylere reçete edilebilir.
Takrolimus veya pimekrolimus gibi kalsinörin inhibitörleri içeren merhemler gibi bağışıklık sistemini etkileyen ilaçlar, özellikle yüz ve boyun bölgesinde küçük renksiz alanlar olan bireyler için etkili olabilir. Bu tedavi normalde kortikosteroidlerden daha az yan etkiye sahiptir ve ultraviyole B (UVB) ışık terapisi ile birlikte kullanılabilir.
Psoralen adı verilen bitki kaynaklı bir maddeyi ve fotokemoterapi adı verilen ışık tedavisini birleştiren terapi yöntemi ile lekelere renk kazandırılmaya çalışılır.
Psoraleni ağızdan aldıktan veya etkilenen cilt üzerinde uyguladıktan sonra birey ultraviyole A (UVA), ultraviyole B (UVB) ışığına veya excimer lazer ışığına maruz bırakılır. Bu birleşik yaklaşımın sadece ilaç veya sadece ışık terapisinden daha iyi sonuçlar verdiği görülmektedir. Bu tedaviler altı ila on iki ay süreli, haftada birden fazla defa gerçekleştirilen seanslarla devam etmektedir.
Kalan rengin kaldırılması, yani depigmentasyon vitiligonun çok yaygın olduğu ve diğer tedavilerin etkili olmadığı vakalarda bir seçenek olarak görülür.
Cildin vitiligodan etkilenmeyen bölgelerine renk açıcı bir uygulama yapılır ve bu alanların rengi yavaş yavaş açılır. Bu terapi dokuz ay süresince devam eder ve günde bir veya iki defa tekrarlanır. Kızarıklık, şişme, kaşıntı ve kuru cilt gibi yan etkileri vardır. Bu depigmentasyon yöntemi kalıcıdır ve güneş ışığına karşı hassasiyeti son derece artırır.
Eğer ışık terapisi etkili değilse cerrahi müdahale uygulanan seçeneklerden birisidir. Cerrahi müdahale diğer tedavi yöntemleri ile birlikte kullanılabilir.
Cerrahi tekniklerin amacı rengini kaybetmiş bölgelere rengi tekrar ekleyerek cilt tonunu eşitlemektir. Bunun için normal, pigmentli cildin küçük bölümleri alınarak, pigment kaybetmiş bölümlere bağlanır. Bu tekniğin riskleri arasında enfeksiyon, yara izi, yamalı bir görünüm ile renk ve derinin o bölgesinin yeniden renk kazanmaması sayılabilir.
Blister aşılama prosedüründe, pigmentli cildin üzerinde genellikle emme ile kabarcıklar oluşturulur. Daha sonra bu kabarcıkların üst kısımlarını çıkarılıp renksiz bir cilt alanına nakledilir. Bu prosedürün olası riskleri arasında yara izi, yamalı bir görünüm ve alanın yeniden renk kazanmaması yer alır. Buna ek olarak emmenin neden olduğu cilt hasarı başka bir vitiligo yamasının ortaya çıkmasını tetikleyebilir.
Dövme yani mikropigmentasyon tekniğinde ise pigment cilde özel bir cerrahi alet yardımıyla doğrudan yerleştirilir. Daha koyu tenli bireylerin dudaklarının içlerinde ve çevresinde en etkili yöntemdir.
Vitiligonun etkilerini en aza indirmek için cildin güneşten ve UV ışınlarının suni kaynaklarından korunmalıdır. Özellikle açık tenli bireylerde en az 30 koruma faktörlü, geniş spektrumlu, suya dayanıklı bir güneş kremi bol bol kullanılmalıdır. Cildi güneşten gölgeler ve uygun kıyafetler ile korumak mümkündür.
Güneş lambaları ve suni bronzlaşma yatakları kullanılmamalıdır. Cildi güneşten korumak hem güneş yanıklarını ve hem de uzun süreli hasarı önlemeye yardımcı olur. Kötü bir güneş yanığı hastalığın durumunu daha da ağır hale getirebilir. Güneş kremleri bronzlaşmayı en aza indirdiği için normal ve renksiz cilt arasındaki kontrastı daha az fark edilir hale getirir.
Etkilenen cildi gizlemek için uygun makyaj ürünleri kullanılabilir. Güneşsiz bronzlaşma ürünleri kullanılacaksa dihidroksiaseton içeren bir ürün tercih edilmelidir.
Vitiligo tedavisi ile ilgili olmayan dövmeleri yaptırmaktan kaçınmak gereklidir. Dövmenin cilde verdiği hasar iki hafta içinde yeni bir vitiligo yamasını ortaya çıkarabilir.
Vitiligo tedavisinde doğal ürünler ve bitkilerin kullanılması, doktora danıştıktan sonra mümkündür. Gerçekleştirilen kapsamı sınırlı çalışmalar,
Ginkgo biloba bitkisinin vitiligo hastalarında cilt renginde geri dönmeye yol açabileceğini göstermektedir. Başka küçük çaplı çalışmalar, alfa-lipoik asit, folik asit, C vitamini ve B12 vitamini artı fototerapinin bazı vakalarda cilt rengini kısmen geri kazandırabildiğini göstermektedir.
Her reçetesiz tedavi yönteminde, diğer tıbbi tedavilerle kötü etkileşime girmeyeceğinden emin olmak için alternatif tıp tedavilerini denemeden önce mutlaka hekime danışmak gereklidir.