[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Zalim İstanbul 1. bölüm 4. kısım konusu (Spoiler)
Satılık kelepir gelin adayları geliyor!
Seher’in oğlu Civan İstanbul’un kuyruğunda bütün artistliği ile mızmızlanırken, gitmemeleri gerektiğini söyler. (Hatay’dan otobüse binerken aklın neredeydi, gelmişsiniz işte sus otur!) Bunlar da bir acayip. Gidin eğlenin azıcık zengin evin yemekleri ve parasıyla. Fakirin kibri de hiç çekilmiyor. Siz adam oldunuz da büyük şehir mi yuttu sizi. Adam olmayan köyde de adam olmaz büyük şehirde de. Nedir bu İstanbul’u suçlayarak günah çıkarmaya çalışmak? Sizin aklınız yok mu?
Agah’ın kızı Damla’da ayrı bir hava. Almış eline telefonunu, beynini de tuvalet aynasının önünde unutmuş; evden cenaze çıksa “cenaze konseptli kıyafet” modasını anlatan bir video çekip atacak hale gelmiş. O derece yozlaşmış. Ama bu zombi halleri sevimli gösteren bir tabir var: “FENOMEN”
Eğer fenomen isen ne saçmaladığının hiçbir önemi yoktur. Hangi açıdan fenomen olduğunun da… Hele ki bu zengin budalası fenomen Damla sevgilisinden ayrılırsaaa!!! Varın siz düşünün ortalıktaki öfke salyalarının yoğunluğunu. Evet, biz buna Damla sayesinde şahit olduk. Sevgilisi ayrılmış. Şaşırtıcı değil mi? (!) Kim elinde telefonla ortalıkta lama gibi gezen gösteriş budalası bir kızdan ayrılmak ister ki? Hiç merak edemedim.
Asıl merak edilecek olan şey, bu adamın bu kızla daha önce nasıl sevgili olabilmiş olduğudur. Düşünsenize Damla’nın elinde telefonu yok, sevgilisine sarılıyor, güzel sözler söylüyor falan… İstemsizce güldüm düşününce. Neymiş efendim, Damla çok histerik ve megalomanmış. Allah’ım Ya Rabbim! Bunların hakaretleri bile sosyetik!
Damla o sinirle atmaz mı bilmem kaç bin TL’lik telefonunu… İşin en komik kısmı telefonu attıktan sonra çekmeceyi açması ve 6 kutu hiç açılmamış telefonlarından bir tanesini hemen alıp kullanmaya başlamasıdır. Sanki telefon değil de yedek ped alıyor çekmeceden. (Biz de anca 6-7 ay takside böldürüp en uygun fiyatlı Japon marka telefonlardan alır ve en az 5 yıl bozmamaya çalışırız. Hey gidi dünya heyy!) Gerçekten zenginler bu kadar saçmalar mı, yoksa senaristler bizi mi kekliyor ben anlamadım.
Şeniz hemen bu bağırtı çağırtıya müdahale etmek için odayı basar, Agah’ı kızdırmaması gerektiğini söyler. E Damla da haklı olarak “Sanki babam benim okuldan eve evden okula hanımefendi hallerimi fark ediyor da… İşi gücü Nedim’i sevmek.” diyor. Damla’dan gıcık kaptım ama ben de öyle düşünüyorum. Agah da fazla hassasiyet kasıyor. Yeğeni tutup evladı atmak da dizilerde yaygın bir moda… Ayrıca elin kadınına-adamına saygı gösterip, evdeki ana babaya çemkirmek de bir diğer dizi modası.
Agah da yeğenine alacağı muhteşem ötesi gelini bekler; ama kızgındır. Yine de Nedim’e bakıcı bulmak üzere olduğu için bir yandan sevinir. Sadece ana kız gelecek sanır. Cümbür cemaat kapağı attıklarını görünce şalterleri atar. Zavallım Ceren de kırmızı halı ile karşılanacağını düşünüyor olacak ki bu öfkeli ve tanımaz hallere içerler. Bir an olsun kendini Ceren’in yerine koyabilecek olan ultra empati uzmanları onun hayal kırıklığını anlayacaktır. Seher hizmetçi olarak geldiklerini sanır, Ceren gelin olacağını sanır, babaanne 20-30 bin TL’lik kaparo ve satış ile zengin olacağını sanır vs. Ama Agah ne istediğini bilir. İki genç kızı da süzer. Daha o an anlamıştır Ceren’in kaşının gözünün sağa sola oynadığını. Gelin adayının Cemre olduğunu düşünür. Seher de kıllanır bu bakışlardan hemen yine atar gider yapmaya çalışır. Agah muhatap olmaz o anlık. Üstün körü inceler hepsini, bir-iki soru sorar. Sonra da hepsini müştemilata şutlar. Sanki “Bu cesetleri kaldırın ortalık yerden.” der gibi tiksinti ve tedirginlikle… Agah kendi odasına geçip Nurten’e gelin adayının Hemşire kız olup olmadığını sorar. Ama Nurten bir anda ağzından kaçırır:
“Hemşire kız Seher’in kıymetlisi, onu vermez.” der ve pot kırdığını anlayıp hemen susar. Agah da hemen çakar mevzuyu:
“Hayırdır gardaaaş, bana kıymetsiz malı mı kakalamaya çalışıyorsun?” der. Nurten de içinden “Sen de kıza kakalama yapmıyor musun sanki artisss.” der ama dışından “Öyle demeyin o da çok iyidir, azıcık fingirdektir ama para harcamasına izin verdiğiniz sürece fazla zararı dokunmaz.” diye izahatta bulunur. Şimdilik anlaşırlar aralarında. Ama dünür (Seher) ile konuşacağı zamanı bekler daha çok.
Damla da hızlı toparlanmış ve ayrılık acısını fırsata çevirip videoya kanalize etmiştir bile. Ve hiç unutamayacağımız şu felsefi sözcükler dökülür ağzından:
“Dik durun kızlar, köpeğiniz olsun!”
Diğerlerini bilemeyiz ama Ceren ergeni bu sözcükten etkilenmiş olacak ki hemen bir imza almak için yanına gitmek ister. (Daha doğrusu en kısa zamanda “nasıl görümce olunur” videosu çekmek zorunda olacağını açıklamak için gider.) Ancak hayal kırıklığının nirvanasına çıkacaktır. Damla ve anası Şeniz, prenses Ceren’i manikürcü sanırlar. Bu durum, kendini prenses sanan fakirlerin köşk benzeri yerlere ayak bastığında yaşadığı klasik bir durumdur. Ceren de nasibini alır bundan.
Seher de pek bir işkillidir, ama Neriman kıvrak lafları ile pasifize eder onu. Şeniz de yeni gelen bu müştemilat takımına tepkilidir. Filipinli bir aile bekler oysa. (Bunlara da yabancı olsun da hangi milletten olursa olsun!)
[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Zalim İstanbul 1. bölüm 4. kısım resimler
[php slug=zalim-istanbul-1-bolum-4-kisim]
[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Zalim İstanbul 1. bölüm 4. kısım izle
[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Bir önceki yazı : Zalim İstanbul 1. bölüm 3. kısım
Bir sonraki yazı : Zalim İstanbul 1. bölüm 5. kısım
[/box]