[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Agah Cenk’i evlatlıktan reddetti!
“En son babalar duyar” lafının canlı örneği Karaçay ailesinin evinin direği olan Agah Bey nihayet köşke ayakbastı. Beklediği şey bol şampanyalı tipik bir sosyete partisiydi; karşılaştığı ise kaçırmalı göçürmeli eski köy usulü gizli bir nikâh… Hem de kara bela Cemre’yle. Cemre ve Cenk’in beklediği ise bir miktar azardan sonra odalarına çekilmek ve rahatça Nedim’in odasına sızabilmekti; karşılaştıkları ise hokkalı bir Osmanlı tokadı ve yaka paça kovulmak oldu. O laf cambazlıkları, o yiğitçe diklenmeler Agah’a hazımsızlık yaptı ve hepsi ters tepti. Cemre’nin Nedimcilik adı altındaki sinsi köşk ve para hayali suya düştü öylece. Şeniz tam çığırından çıktı oğlu kovuldu diye; ama Agah’ın bu kez geri adım atmaya hiç niyeti yoktu. Şeniz son olarak bayılma numarasını denedi, ama Damla’dan başka Şeniz’in bayılmasını ipleyen olmadı. Agah çekti gitti içeriye, korumalar bile öyle mal mal baktı. Seher de kendi kızının peşine gitti. Resmen saksı muamelesi gördü kadın. Zannedersin ki günde beş vakit bayılma seansı yapıyor kadıncağız.
Seher de takılmış Cemre beyinsizinin peşine “pişman olacaksın, yapma, etme, eyleme” diye yalvarıp duruyor. Ben olsam bana annelik öğretmeye çalışan bu ukala dümbeleğinin sürünüşünü sade bir kahve ve bir miktar bitter çikolata eşliğinde keyifle izlerdim. Gitsin kendisini Nedim için hangi kalıba sokmak istiyorsa soksun. Kendi hayatını iki kuruşluk hırsı için iki paralık etsin.
Ceren de kendini iki kuruşluk hevesi için harcayanlardan. Ama en azından Ceren bunu kabul ederek devam ediyor yoluna. Cemre ise bir ukaladan ve inatçıdan başka bir şey olmadığını, yaptığı şeylerin iyilikle hiçbir alakasının olmadığını fark etmeden yoluna devam ediyor. Zannediyor ki dünyadaki en masum ve en iyi kalpli kişi kendisi. Oysa ki bir hiç uğruna hayatını mahveden bir zavallıdan başkası değil. Kaldı ki Nedim sana teşekkür bile etmeyecek böyle giderse. Teşekkür etmemesini bir kenara bırak, teessüf bile edecek. Hatta gün gelecek en kral intikamı da senden alacak kendisine âşık olmayıp da Cenk ile evlendin diye. Bu dizi işleri böyle bacısı… Nedim şu an çaresiz olduğu için iyi tarafta duruyor, nereden bileceğiz sağlığını geri alınca kötü bir insan olmayacağını? Ki senarist genetik şifre ve huy değiştirme konusunda ne kadar iyidir bilirsin. Bu yüzden birisi için iyi bir şeyler yaparken bunu “fedakârlık” boyutuna getirmemek gerekir hiçbir zaman. Sonra “senin için şunu şunu yaptım” dediğinde “yapmasaydın, bana ne” cevabını alırsın, üzülürsün. Bak mesela Ceren’e; çatır çatır üzülüyor. “Bu bebeği senin için yaptım” dedi de sahip çıkan mı oldu? “Yapmasaydın lan, spiral taktırsaydın.” dendi. Sordu mu Cenk’e “bebek ister misin” diye? Sormadı. E o zaman kimseyi suçlayamaz, hakaret de edemez. Madem kendi heveslerin için kendi kendine o bebeği rahmine koydurttun, o zaman kendi kendine çekersin çileleri canısı… Ağlamanın, dövünmenin, kendi elinle uyuttuğun Nedim’i zorla uyandırmaya çalışmanın âlemi yok. Sen Nedim’inle kaldın, ablan da Cenk ile aşk yuvalarına doğru gitti ve mevzu kapandı.
Cemre de Cenk’i sorguya çekiyor sen benimle şunun şunun için evlenmedin; babana meydan okumak için evlendin diye. Sana ne lan! Ne için evlendiyse evlendi! Sen Nedim için evlendin, varsayalım ki o da babasına meydan okumak için evlendi. Amaçların ne önemi var? Sanki aşk evliliği yaptılar. Cemre’nin de derdi Nedim; ama Cenk’in kendisine âşık olma ihtimali de hoşuna gitmiyor değil, belli ki kalbi kırıldı. O da hissediyor tabi bu kadar çekilmezliği ile hâlâ daha peşinde koştuğuna göre adamın kendisine kör kütük âşık olduğunu.
Geçen bölümde Cenk’in Iphone tablet kırdığını izlemiştik. Bu bölümde de Agah kırdı! İnşallah bu kırdıkları Iphone süsü verdikleri birer oyuncaktır, aksi halde halk olarak çok pis söveceğiz bu sahnelere. Millet yeri geliyor yiyecek ekmek bulamıyor, bunlar da kürdan kırar gibi iphone kırıyor anasını satayım. Amacınız Iphone üreten firmaları zengin etmek ise boşa uğraşmayın, adamlar zaten bizim gibi tüketici ve agresif toplumlar sayesinde baya bir zengin oldular. Harca harca bitmez onların zenginliği. Neymiş efendim internete oğlunun kenar mahalle dilberi ile evlendiği haberi çıkmış. Ne olacak yani? Önü sonu biriyle evlenecekti bu herif, evlendi kurtuldu işte. Daha ne istiyordunuz? Ha o kız ha bu kız ne fark eder? Klozetin tam ortasına düşen o madde yine aynı renk olmayacak mı? Tarhana da yesen aynı b*k, ıstakoz da yesen aynı b*k… Yan köşkteki Aziz Bey’in kızı Berna ile evlenince ne olacak ki, altın mı s*çacaksınız sanki?
Agah aslında haklı. Cemre bu köşke girebilecek en lanet gelin. O kız o köşke gireceğine Cenk de gitsin olay kökten çözülsün. Ama tacizci kara bela Cemre’den kurtulmak öyle kolay mı? Köşkten kovuldular vazgeçmedi, plazadan kovuldular vazgeçmedi… Hâlâ köşke girmeye çalışıyor. Ne tür bir beladır anlamadım. Sakız gibi yapıştı pis bulaşık!
Şeniz ilk kez beni şaşırttı ve dertli bir anne olarak makyajsız, topuklu ayakkabısız bir şekilde sadece siyah bir tayt ve rahat bir bluz ile çıktı sahneye. Damla’yı sorarsanız birazdan podyuma çıkacak gibi. Cemre’nin de ondan kalır yanı yok; sorsan geçen gece yerlerde dövünüyordu acısından, ama daha dün evlenmiş taze gelin gibi salınıyor ortalıkta şıkır şıkır.
Cemre’nin ukala tavırları artık canımı sıkmaya başladı. Cenk’in bu bulaşık kıza bu kadar katlanabilmesinin sebebini aşkla açıklayabilmek gerçekten çok zor. Cemre olan biten her şeyin acısını Cenk’ten çıkarıyor. Cenk ise sesini bile çıkartmıyor. Burnu kendinden büyük olan bu kızı izlemek gerçekten zor ve bunaltıcı.
.
Zalim İstanbul 14. bölüm 2. kısım izle
[/box]