[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Nedim düğüne hazırlanıyor!
Aslında evdeki herkes hazırlanıyor. Kimi giyeceği gelinliği damatlığı hazırlıyor, kimi psikolojisini, kimi midesini…. Ama Nedim baştan sona tüm benliği ile hazırlanıyor. Saç, sakal, 5 duyu organı, psikolojisi bilmemnesi… Her şeyiyle en çok emek veren o bu düğün için. Sporlar, egzersizler kovalıyor birbirini.
Ceren kulvarında neler olduğunu hepimiz tahmin ediyoruz. Kuduruk bir Ceren, ata sözleri ve deyimler kitapçığı gibi dolaşan şeytani bir babaanne… Haa bir de bu deli danalar düğün boyunca olay çıkarmasınlar diye zapt etmek için evin çevresine döşenmiş etkisiz eleman korumalar da var bu arada. Seher desen, sanki Cemre çok normal bir evlilik yapıyormuş gibi kardeşi Ceren’in de bu düğüne katılmasını istiyor. Agah’ı ikna etmeye çalışıyor. Kaç kez yüzleştiler ben sayamadım; ama hâlâ Ceren’in Cenk zaafı olduğunu anlayabilmiş değiller. Beyin terk! Hangi kafayla Ceren kımıl zararlısını da o düğünde istiyor anlamıyorum. Üç maymuncu Seher seni… Neyse az buçuk ikna ediyor Agah’ı. “Evet büyükleri saymamak olmaz, ben halledeceğim o işi, sen git başımdan” diyor gönderiyor Seher’i. Sonra da Nedim için doktoru arıyor. “Nedim’i bu gece el birliğiyle sırtından vuracağız; bu gecelik oyala onu, ayak bağı olmasın. Sonradan ben şapşikliklerimle şey ederim… Yayyani gönlünü alırım onun.” diyor kapatıyor telefonu.
Doktor ise sesli ilerleme raporlarını hazırlıyor. Nedim’in ilerleyişini anlatıyor. “Anam bacım böyle şey görmedim; adam ilerlemiyor, adeta ışınlanıyor. Amk hiç bu kadar enteresan ilerleyen bir işim olmamıştı.” diyor ve kendisiyle gurur duyuyor. Tam o sırada Nedim ile ilgilenen fizyoterapist (ya da hemşire de olabilir; bilemiyorum) geliyor psikoloğun yanına ve Nedim’in hadsiz isteklerde bulunduğunu ifade ediyor. Doktor hemen atılıyor Nedim’in önüne ve “Kesinlikle hazır değilsin! Hayır! Kabul etmiyorum!” diyor. Bu dizide hangi insanoğlu adam sözü dinlemiş ki şimdiye kadar? Elbet Nedim o haliyle bile istediğini elde edecek. Olmayan bilgisiyle DNA raporunu yanıltan bir zekadan bahsediyoruz. (!)
Şeniz ise yine aynı saç modeli ve benzer tarzda takı ve kıyafetlerle Agah’ın aklını alabileceğini ve onu köpekleştirebileceğini düşünüyor. Ama yemezler. Ben sana demedim mi evde her gün abiyeyle gezme; bir gün dikkat çekmemeye başlarsın diye? Öyle de oluyor tabi. Yaptığı tüm şebeklikler boşa gidiyor. Agah hiç yüz vermiyor, odasına uğramıyor, köpekleşmiyor. Bir de üstüne üstlük boşanma protokolünü imzalıyor. Hadi bakalım Şeniz! Sancılar kıvranmalar seni bekliyor bundan sonra. Artık Agah’ı geri kazanmak için hangi seksi duruşunu kullanacağını düşünür durursun boşanma tarihine kadar.
Biz böyle tatava yaparken düğün organizasyonu tamamlandı bile. Düğüne gelen dost ve akrabaların neler düşünüyor olabileceklerini düşünen yoktur. Ama ben düşünüyorum. Şayet bizim toplumumuzda her şeyi yolunda giden düğünlerden bile yüzlerce dedikodu malzemesi çıkabiliyorken; böylesine manasız ve olaylı düğünler hakkında neler düşünürlerdi Allah bilir. Yaptıkları tek bir parti ve düğün bile gazetelere manşet olmadan sonlanmadı. Bakalım bu bölümde ne gibi bir manşet atılacak magazin sayfalarına.
Gelin ve damadın bakışmaları da pek güzeldi. Cemre umurumda değil de, sırf Cenk mutlu olsun diye Cemre’nin de onu sevmesini ve bu evliliğin gerçek bir evlilik olmasını isterdim. Dizi son zamanlarda çocukluğumuzda izlediğimiz “Rosalinda” benzeri bir pembe diziye dönüştüğü için Nedim’in sonradan tozutacağı ve sevimsiz bir hâle geleceği âşikar. Bu yüzden Cemre ve Cenk şimdiden muradına erseydi iyi olacaktı. Nedim tamamen iyileştiğinde muratlarına ermeye fırsat kalmayacak çünkü.
Her şey güzel giderken ve Gelin ile Damat aşağıya inmeye hazırlanırken herkesin merakla beklediği o an gelir. O meşhur soru takılır aklımıza: “Nedim takım elbiseyle ve traşlı haliyle neye benziyor acaba?” Nedim bizi fazla meraklandırmaz. Arabadan o muhteşem kunduralarıyla iner. Bacakları hâlâ titriyordur. Ama her ne hikmetse daha fazla strese gireceği ve daha fazla heyecanlanacağı ortama girerken gayet normal ve gayet janti bir hale geliyor. Nedim’i çok merak ettiğimiz ve bir an evvel onu normal haliyle görmeyi arzu ettiğimiz için bu salakça şeyleri görmezden geliyoruz tabi ki. Sadece izliyoruz. Tabi bunlar yaşanırken “hesaplaşma” felsefesi de yapılıyor Nedim’in iç sesinden. Daha doğrusu felsefe demeyelim de birkaç maddeli TDK açıklaması diyelim… Her neyse, herkes şaşkın. Kimi çok şaşkın, kimi az şaşkın, kimi korkuyor, kimi seviniyor… Herkesin Nedim’e bakış açısı farklı olduğu için, onun iyileşmesine yaklaşımları da farklı oluyor haliyle. Tahmin edin bakalım kim hangi duyguyu hissediyordur?
Zalim İstanbul 17. bölüm 6. kısım izle
[/box]