[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Şoförlük Civan’a yapıştı
Ceren büyük bir şok ve hüsran içindedir. Engelli adama yakıştırılmış olmak onu mahveder. Satın alınmak ilk kez ağır gelmiştir saftirik ergenusa. Şeniz’in “Git anlat!” derkenki soğukkanlılığı kızı iliklerine kadar titretir. Hiçbir kozu olmadığını, aksine tüm bu olanlardan zararlı çıkacak kişinin yalnızca kendisi olduğunu nihayet anlar mankafa… O özel bir kadın değildir. Cenk’in kadınlarından yalnızca biridir. Belki de en önemsizidir. Evin dışında görse tanımaz bile belki de. Hadi bakalım, kime kakalayacaksın kendini? Cenk’e kakalayamayacağın kesin de, kime yani? İşin içinde aşk bile yokken, onursuzca harcadın tüm değerlerini kızım!
İlk önce kendisini ziyan eden yalancı babaannesinin yanına gider Ceren. Çok soğuk bir şekilde bakar. Şöyle hokkalı bir hesap sorar mı acep diye düşünürüz ama çok da heveslenmeyin. Ne Neriman deşebilir her şeyi, ne de Ceren hesap sorabilir babaannesine. Çünkü birisi yalanını örtbas etmeye çalışır diğeri de namussuzluğunu… İkisi de kendi elini kolunu bağlamıştır salaklıklarıyla. Ceren ortalığı yıkıp döküp gelmiştir oralara ve elde edebildiği tek şey ise hizmetçilik olmuştur. “Madem battım o zaman ya hep ya hiç!” der ve devam eder kaldığı yerden. Bulduğu her fırsatta Cenk’in koynuna girer ve kendi regl günlerini takip altına alır. Amacı hamile kalmaktır. En azından içkili bir şekilde hatırlanmadan tek seferde gerçekleşen hamilelik mevzusu olmamıştır. Ona da şükür! Millet aylarca, hatta yıllarca uğraşıyor yapamıyor; dizidekiler tek seferde koyuyor çocuğu. Bir neslin psikolojisini böyle bozdular zamanında. Burada en azından emek var bari.
Hemşire Cemre ise pavyon işçiliği yaptığı zamanları özler. (Millet oradan kurtulmaya çalışır, bizim kız oraları özler.) İşte herkesin çeşit çeşit hayalleri var bu garip dünyada. Ceren iyi ki çekmiş videonu da göndermiş bari, özlem giderdin videolarını dönüp dönüp izleyerek. Civan ise nihayet çıkmıştır hastaneden. Kaş göz dağılmış olsa da bir bölüme kalmaz façayı toplayacaktır korkmayın. Damla da korkmasın. Çizgi film karakterleri gibi bunlar mübarek, damdan düşseler toparlanırlar hemen.
Civan hiç olmadığı kadar şımartılır. Ceren ise o aile tablosunu uzaktan izler. Kirlidir çünkü, pek çok şeyin sorumlusudur. Vicdan azabı sesinin titreşimlerinde bile mevcuttur. Ancak yine de yolundan dönmez hiçbir şekilde. Ölmek var dönmek yok artık. Daha çok skandal izleyeceğiz gençler, bunlar iyi günlerimiz.
Civan uslanmaz tavırlarına devam edip anasını orta yerinden çatlatır. En korktuğum evlat tiplerinden biridir. (Allah başa vermesin!) Her yanı iyi olsa ne yazar. Yiğitlerin anası çok ağlar derler. Bu kadar yiğitlik yapmaya ne gerek var. Herkesin pisliğini sen mi temizleyeceksin. Ama dur bakalım Agah ile bir anlaşma yapmışlar da o yüzden vazgeçmiş şikâyetlerden. Neymiş efendim borcun yarısını silmiş. Hayali borç. İlk yarısı 300 bin tl ise diğer yarısı da bir ömür boyu çalışmayı gerektirecek bir borç zaten. Damla da “Adam ölmemiş, yırttık bu işten de!” diye telefonda arkadaşına gerek gevrek son durumu anlatırken Civan şoför kıyafetleri ile bir anda karşısında dikiliverir. “Kişki biriz dıhı dinlinsiydin, firkitmizdi binim için…” der ama cevap bile vermezler. Bu iş Civan’a yapışıp kalmıştır.
Seher yine volümü yükselte yükselte Agah’ın yanında biter bu şoförlük işini bozması için. Ama Agah’ın bu işin peşini bırakası hiç yok. “Oğlun çalışmak istiyor, Ben de öyle istiyorum. Kır dizini otur! Kızıma da laf deme, kendi kızına bak.” diye lafı çakıyor. Seher mort. Agah Cemre’nin şarkıcı olduğunu öğrendiğinden beri bakışlarını bile değiştiriyor kıza karşı. (Sapıkça bakmıyor tabi, sadece onu terbiyeli ve temiz bir Hemşire olarak gördüğü için ve şimdi öyle olmadığını düşündüğü için eski saygısını ve sevgisini yitirmiş durumda. Görevini yapan alelade bir kız gibi bakıyor ona.)
Yalnız bu davranışlar pek çok şarkıcının tepkisini çekebilir diye düşünüyorum. Aslında kadınların bu tip yerlerde şarkı söylemesi bence de sıkıntılı. En çağdaş insanın gözünde bile heybetin yıkılıyor. Sözde açık fikirli olabiliyorlar ama iş oğullarına almaya ya da nikâhlarına almaya geldiğinde demediklerini bırakmıyorlar:
“O ortamda çalışan birisinin eline erkek eli değmemesi mümkün mü?”
“Ohoo ne erkekler tanıyordur o kadın şimdi…”
“Parası neyse veririz çağırırız, gelir söyler.”
“Geçende ben de yatağa atmıştım bu hatunu (Oysa konuşamamıştır bile)”
Bu ve bunun gibi çok alçaltıcı psikolojik şiddetlere maruz kalır bu tür yerlerde çalışan kadınlar. Direnmeleri ise insanların gözünde pek bir şeyi değiştirmez. Çünkü sokak yine aynı sokaktır. Ağızlar yine aynı ağızdır ve fikirler de aynı fikir… Değişmez kolay kolay. Bu yüzden buralarda olmayı hayal eden birisinin bunları da kabullenmesi gerekir. Kabullenmeyip ne yapacaksın ki hepsine tek tek dava mı açacaksın? Yeri geliyor hâkimler savcılar bile onlar gibi düşünmüyor mu?
Bak Ceren’e, girmiş bir yola nasıl bir damga yiyeceği umurunda bile değil. (Arada umuruna geliyor ama kısa sürüyor.)Ya hep ya hiç dedi çıktı yola. Hayalleri onurluca hayaller değildi; yaptıkları da onurluca değil… Tezat bir durum yok ortada. Erkeklerin kirli laflarından hoşlanmayan gurur küpü insanların, bunu yaşayacakları bir yola girip de bunları yaşamak istememesi mantıklı mı? Tabi ki de değil. Etrafı değiştiremiyorsan kendini değiştireceksin. Bedeli ağır geliyorsa vazgeçeceksin. Vazgeçmiyorsan da gülüp geçmeyi bileceksin güzel kardeşim! Kendini anlatmaya çalışarak yorulmayacaksın. İncinmeyeceksin…
[/box]