[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
8 yaşındaysanız hayat gerçekten azap!
Cenk’e pek çoğumuz kızgınız. “Yapılır mı bu Nedim’e bee!” diye içerleniyoruz. “Ben olsaydım kesin…” diye başlayan cümleler kuruyoruz. Ceren de olayları bilmediği için çok başka bir pencereden bakıyor haklı olarak. Kızıyor Cenk’e. “Göz zevkinizi mi bozduk hıyar ağası!” diyor. İçimizin yağları eriyor tabi dinlerken ama bir yandan da Cenk ne zaman patlayacak acaba diye tedirginlik de yaşıyoruz. Ama olmuyor tabi, sessizce kaçıyor yine. Belki de kızgınlığımızın sebebi onu yeterince anlamıyor oluşumuzdur. Kaçımız 8. yaşımızda pencereden kuzen atmışızdır ki? Belki de tepkiler normaldir. Çok da şey yapmayalım, akışına bırakalım. Skandal şeylere odaklanalım, dramlara takılmayalım. Cenk annesini dinlemeyip bornozuyla arabaya atlayıp nasıl gitti, nerede inecek, ne yapacak hangi paparaziye yakalanacak, haftanın en rüküşleri listesinde kaçıncı sırada olacak onu düşünelim.
Örneğin yılın skandallar kraliçesi Ceren’le devam edelim yola. Ortalıkta olup bitenleri kendi üstüne alına alına bir oldu ezik. Hâlâ daha o kadar değerli olmadığını idrak edemedi. Yukarıda Cenk ile annesi bağrışsa kendisi için bağrışıyor zanneder, Şeniz kaygılı bir şekilde hızlıca önünden geçse, sanki kendi kaygılandırmış gibi “Daha bunlar senin iyi günlerin kokoşş!” der… Prenses sendromunu merak edenler varsa Ceren’i izlemeye devam etsin.
Nedim havuzda cıbı cıbı ederken ve antrenmanlar iyi giderken Şeniz giriş yapar bu mutlu antrenman tablosuna. İki saniyede Nedim’in şalterlerini attırır. Ama Şeniz haklı değil mi Allah aşkına diyin bana! Yani şimdi siz o kadar pis iş çevirseniz siz de korkmaz mıydınız onun iyileşmesinden? Ben şahsen korkardım yalan yok. İnsan günahı işlerken tatlı gelebilir belki ama günah ile yüzleşmek cehennemde yanmak gibidir. Tatlı olan hiçbir yanı yoktur. Şeniz günahlarından tövbe bile etse artık bu korkuyu taşır. Haa burada da “Ben olsam ne yapardım?” sorusunu kendime soracak olursam işin içinden çıkamam. Aşk-ı Memnu dizisindeki Bihter’in bu konu ile başa çıkma şekli ortada (Dannn!!!) Ama ben bunu tasvip etmiyorum tabi ki. Ne yaşanırsa yaşansın hayat kıymetlidir. Hiçbir şeyi değiştirebilme şansı yoksa insanın, her şeyi geride bırakıp gidebilir. (Para-pul-evlat hepsini…) İtirafa gerek bile yok bence. Zaten kurulu bir düzeni bozmak ve varlıktan yokluğa düşmek en ağır iki sınavdır. Bu sınavlar da onun cezası olur. Ölmeye de öldürmeye de sakat bırakmaya da gerek yok bence…
Civan ise zengin bebelerinin tek bir gecede harcadıkları parayı 5-10 sende kazanıp Agah’a borcunu ödeme peşindedir. (Ödersin canım, elbet ödersin.) Tabi Damla ve Damla’nın eski sevgilisinin hışmından kurtulabilirse. Ex sevgili ve babası bu küçük ayrıntıyı nasıl öğrendi bilinmez. Bunlardaki istihbarat, Milli İstihbarat Teşkilatı’nda bile yoktur zaten. Zenginlerin adamları örgüt kurmalılar bence. Harcanıyorlar 3-5 kuruşa. Her neyse, bu muhteşem ekip Civan’ın borcundan yürüyüp intikam alma peşindedir. Koyun can derdinde kasap da et derdinde… Burada anlatılan kasaplardan bir kısmı Damla ve arkadaşları oluyor. Neymiş efendim Şoför aşırı maskülenmiş. Adeta paçalarından testosteron akıyormuş (O kadar fıstığın arasına gelirse daha nerelerinden testosteron akar kim bilir…) Ama azıcık tarz yapmalıymış mış… Damla da az değil. İnkâr falan ediyor ama adamı görünce saçıyla oynamalar, saçlarını boynundan attırmalar falan… İnceden abayı yakmış vaziyette. Eee arkadaşlarından da beğeniyi almış hazır… Buradan yürür artık aşka doğru ufaktan ufaktan… Agah da evlilik hediyesi olarak borcun diğer yarısını sildirirse, daha ne olsun! Sonra Antakya-Hatay sınırına trenle gelin götürür Damla’yı. Ne? Agah’ın şirketine içgüveysi mi gelecek? Delikanlılığa ters böyle şeyler! Civan’da tiki olacak göz var mı?
Ceren ve Cemre arasındaki “engelli birey” tartışması da görülmeye değer. Tabi ki de galibi Cemre oldu. Ceren’e özür bile diletti. Helal olsun kız, delisin-melisin ama harbi kızsın! Haa Nedim bu tartışma ortamına şahit olmaktan dolayı üzgün mü diye soracak olursanız; hiç merak etmeyin Cemre onun gönlünü aldı. Hatta 12’den vurdu. “Sen hayatımda gördüğüm en güzel şeysin!” lafı beni bile duygulandırdı. Kaldı ki hayatı boyunca böyle güzel bir sözü tek bir sefer bile duymamıştır. Hesap edin Nedim’in mutluluğunu.
Cemre biraz daha yakınlaşmıştır Nedim’e. Çünkü Agah’tan Nedim hakkında biraz daha bilgi almıştır. “Ben ona çok iyi bakacağım, gözünüz arkada kalmasın!” demiştir Agah’a. Agah artık dünyanın en mutlu adamıdır. Ama Cemre azıcık lafını bilse, ses tonunu ve tavırlarını iyi ayarlasa ne güzel olurdu. Saygılı ve sakin bir şekilde de derdini anlatsa olur. Belli ki isteniyor ve seviliyorsun bu evde işte. Ne var biraz daha sükûnetli olsan! Neymiş efendim niye kaldırmış bar videolarını. Bu kıza iyilik yaramaz, yaranamaz kimse bu kıza! Daha düne kadar “Sen mi gösterdin o videoları!” diye Ceren’e hırlıyordun. Ne güzel işte topyekûn kurtuldun bu tip ayağını kaydıran şantajlardan; daha ne istiyorsun!
[/box]