[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Şeniz’in başı dertte!
Cenk’den amaçsızca hamleler devam ediyor. Geçen bölümde Cenk’in Nedim’in kafasına silah dayadığını görmüştük. Patlamayacağını biliyorduk o silahın. Belki en fazla Cenk’in o silahı kendi kafasına tutacağını tahmin edememişizdir, o da %40’lık bir izleyici kitlesini kapsıyor. İçinde kurşun olsaydı kesin vuruyordu ama… Dediğini yapacaktı. Hem de hiç kimseye şov yapmadan. Cemre Cenk’i görünce çığlıklarla üstüne atıldı, ama zaten o kurşun gerçekten patlasaydı Cemre ona engel olamadan beyin parçacıkları suratına sıçramış olacaktı.
Cemre o kadar travmatik olaydan sonra bile olayların iç yüzünü sorgulamayı ihmal etmiyor. Neticede profesyonel bir hafiye kendisi… Duygularını işin içine karıştırmıyor. Her fırsatta aklındaki soruların peşine düşüyor, parçaları birleştiriyor… İstediğini de elde edecek sonunda, hem de çok sürmeden. Agah da çaresizce Seher’den büyük kızını istiyor. Seher de hazır istemişler kızını, talep edilen bir kadın olarak bol bol ego tatmin ediyor. Ağzına geleni dök saydır Seher, neticede hakkın var buna. Kızını istemişler bir kere, hem de engelli yeğenlerine. Her lafı söylemek hakkın senin (!) Küstahlar! Gerçekten bunların hepsi küstah! “Ne biçim adamsınız siz!” diyor; sanki eşkıyalık yaparak alıyor kızı. Saygı çerçevesinde istemiş kızı, sen de sabırla, saygı çerçevesinde reddedebilirsin. Mahalle karısı gibi car car konuşup beyin ütülemeye, insanları rencide etmeye ne hakkın var? Fakirsin diye senin her sözü söylemeye hakkın olamaz Seher Hanım! Zengin insanlar da en az fakirler kadar saygıyı hak eder. Bilmem anlatabildim mi? (Fakir egosu olanlara sesleniyorum.)
Cemre de ayrı bir âlem. Sırf o önemli sırrı öğrenmek adına Cenk’in intihar girişimlerine bile ortak oluyor. En komik kısmı da Cemre’nin hızlı ve öfkeli Cenk’in arabasına bindiği sahneydi. Kız neredeyse Cenk’in sürüş hızıyla cehennemin dibini boylayacak, hâlâ daha “Madem ölecez bari de şu sırrını vallahi gözüm açık gidecek.” diyor. Yemin ediyorum manyak bu Cemre karakteri ya! Cenk de ayrı bir manyak. Lan madem canından vazgeçecek kadar vicdani azap çekiyorsun, bari git de herkese her şeyi anlat. Belki bir çıkış yolu bulursun, belki affedilirsin, belki zamanla vicdanındaki yük hafifler… Ölümden daha acımasız bir son olacak değil ya. Farz et ki hapse girdin, yine iyi. Her zaman yaşamak ölmekten daha iyidir. Çünkü öldükten sonra dönüş yok. Ama yaşarken bazı şeyleri düzeltme ihtimalin var. Mutlu olma ihtimali de var. O yüzden gençler, siz Cenk gibi moronluk yapmayın, hem kendi hayatınızın hem de başkalarının hayatlarının kıymetini bilin. Ömür kıymetli bir hediyedir. Elinin tersiyle itmek olmaz.
Örneğin Ceren; tam bir vasat… Parayı çok sevip de rezil rüsva olmayan tek bir kişi var mıdır? Ceren bunun tescilli örneği. Herkesi ve her şeyi satabilir bu uğurda. Aslında onun vicdanlı halini babaannesi törpüledi. Paranın daha kıymetli olduğunu düşünüyor bu yüzden. Dizinin başından itibaren izlerseniz Ceren’in neden böyle rezil bir karakteri yansıttığını anlarsınız. Oysa ki sevimli, sempatik ve enerji dolu bir kız olabilirdi. Şu anda kazandığı üniversitenin kampüsünde arkadaşlarıyla eğlenceli planlar yapıyor olabilirdi. Onun yerine karnı burnuna varmak üzere olan bir otlakçı olmayı tercih etti. Bu gerçeklerin ortaya çıkmasından sonra Şeniz’den nasıl bir sille yiyeceğini hesap edebilmek güç.
Cemre de sonunda muradına erdi Cenk’in gerçeklerini öğrendi. Kına yak hadi şimdi. Sır öğrenmenin ne demek olduğunu en acı şekilde Nedim yaşadı. Sen de kırdır omurganı da sen de yaşa nasıl oluyormuş. Neymiş efendim Nedim bücürken anasına cadı demiş (ki çok kibar davranmış) o da onu alıp camdan atmış. Sen de diğer çocuklar gibi boğuş, en sevdiği oyuncağını kır ya da git babana şikâyet falan etsene… Camdan atmak nedir kardeşim! Başlarım böyle çocukluğa!
Seher esti gürledi ama Nedim’i görünce vicdanı acıdı. Ama dediği şu sözde haklıydı:
“Kalbindeki acıyı kör olsam bile görebilirim, ama gittiğin yol yol değil!”
Evet maalesef burada Seher’e katılıyorum. En doğru yol onu evlendirmek değil. Hele ki bir kadını vicdan yaptırarak kızını engelli birisiyle evlendirmeye zorunlu bırakmak hiç ama hiç doğru değil. Neyse ki Seher burada yelkenleri suya indirip boyun eğmedi ve yapması gerekeni yapıp, sevdanın önemine dikkat çekti. Ama laf da çok uzamadan Agah yerde tabancayla karşılaştı. Videolar izlendi, kelimeler duyuldu:
“Annem haklı, ikimizden biri ölmeden bu mesele bitmeyecek.”
Şeniz şimdi fena köşeye sıkıştı. Şeniz böyle krizleri kolayca atlatabilecek zekâya sahip olsa da bazen şansa da ihtiyacı olabiliyor. Bu an da o anlardan birisi galiba.
Zalim İstanbul 6. bölüm 1. kısım izle
[/box]