[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Neriman bir evladına daha kavuşuyor!
Evladına dediysem, pırlanta yüzüğe demek istedim. Ceren’in parmaklarında o pırlantayı görünce yıllardır kayıp olan evladını bulmuşçasına sarılıp kokusunu içine çekiyor adeta. Ve kesinlikle mübalağa sanatımı konuşturmuyorum. Aynen anlattığım gibi, net! Ceren bile saçma buluyor bu durumu. Agah da Ankara’ya gitme işini saçma buluyor tabi. Kafalarına göre iş görüşmesi ayarlıyorlar. Şeniz’in biraz daha zamana ihtiyacı olsa sekreterine son model bir araba hediye edip Antarktika ile iş anlaşması sağlayabilmek için derhal bir iş görüşmesi ayarlatır. Yemin ediyorum Cumhurbaşkanlığı mevkisinde bile sistem bu kadar sağlam değil. Şeniz o köşkün içinde adeta harcanıyor. Potansiyelini engelli bir çocuğa ve hizmetçilere adamış adeta. Boşan git kızım, sana her yerde ekmek çıkar bu zekâyla. Ömrünü sırlarının üstünü örtmeye çalışmakla heba etme(!) Bir de demez mi Agah’a “Gidin zaten benim de işim gücüm var, onları hallederim” diye… Agah da demiyor ki “Ne işin gücün var kızım, turşu mu basacan, salça mı yapacan hayırdır?”
Agah ve Cenk nihayet Şeniz’in tuzağına düştü ve Ankara yolunu tuttu. Tam bir hürmet çerçevesinde karşılandılar. Her şey çok güzeldi. Cenk de ortama epey yakıştı. Zaten Cenk’in yerinde olsaydım (kuzeni aşağı atma mevzusu hariç) babamın peşinden ayrılmaz, o şirketin her detayını karış karış öğrenir, şirketin başına bir an evvel geçerdim. Ahhh ah!!!
Bu bölümün bu kısmında Ceren ve ailesinin son iyi günlerini izleyeceğiz. Ceren Cenk ile evleneceğini ve zengin bir kokona olacağını düşünüp mutlu; Seher ve geriye kalanlar ise kıyamet gününden önce İstanbul’u gezebildikleri için mutlu… Bir daha onları bu kadar mutlu ve huzurlu görebilmemiz mümkün olmayacak. Bu yüzden izlerken tadını çıkarın. Bu arada Neriman da bulduğu her şeyi K9 köpeği gibi kokluyor, enteresan bir kadın. Pek çok kişi Antakya’nın bağrından kopup İstanbul’a gidiyordur; ama senin gibi yapan yoktur yani. Aç kurt gibi saldırıyor her yere.
Cemre ve Cenk de saçmalamaya devam ediyor. Cemre’nin yerinde olsam izinli olduğum şu günün sonuna kadar tadını çıkartır; mümkünse telefonumu da kapatırdım. Ama aranıyor işte, bela aranıyor! Hayat bunlara fasa fiso… Sanırsın daha önce 8-10 ömür tükettiler de bunu da böyle tüketiyorlar… Cemre hassasiyet kasıyor, Cenk babasını iplemeden iş yapıyor… Şeniz desen kafasına göre iş karıştırmanın peşinde. Agah bunlarla ne yapacak bilemiyorum. Hepsi tam bir beyin tümörü sebebi… Yaşanmaz, bunlarla yaşanmaz! Salak adam, en azından babana haber versene! Yeter bu ana babaların iplenmezliği ya!
Seher de garibim, kızının namusunu korumaya çalışıyor kendince. Asıl mevzuyu anlatan mı var? Bütün oklar Cenk ile Cemre’nin ahlaksız aşkını işaret ediyor. Cemre’nin tüm olanları annesine anlatmaması için hiçbir sebebi yok oysa ki… Ama kahramanlığı tek başına yapmak ve tüm övgüleri tek başına almak istediği için bunu yapmıyor. Yaa bırakın Allah aşkına, beni aksine inandıramaz kimse! Olanları açığa çıkarmamak için hiçbir sebep yok. Kadını ketumluğu ile kudurtuyor sonra da tavır alıyor kadının hareketlerine. Seher’in yerinde olsam bir temiz döverdim bunların hepsini. Sağlı sollu dalardım! “Kızını dövmeyen dizini döver.” lafı boş laf değil anacığım, başıboş bıraktın mı ağır saçmalıyorlar çünkü. Bak Ceren’e, çok değil sadece 3-4 saat başıboş bıraktı anası; o arada gelinlik de prova etti, saç-makyaj-duvak da yaptırdı, daha önceden bebeği de koydurdu içine, onu hiç saymıyorum zaten… Şimdi ise adım adım son sürprize doğru yola çıktı. Ceren çok mutlu, Ceren kötü olduğunu düşündüğü hayatını geride bıraktı bırakacak, Ceren kokoşlar diyarına dâhil olmak üzere! Derkeeeeennn!!!!
Zalim İstanbul 7. bölüm 6. kısım izle
[/box]