[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Nedim iyileşiyor!
Tabi ki de tam olarak değil, heyecanlanmayın hemen! Ama sandığımız kadar zombi de değil artık, her şeyi anlayabiliyor. Asında her şeyin farkında… Cemre bunu anlayınca sevinç gözyaşları döküyor. Allah her mağdurun karşısına Cemre gibi candan ilgilenip seven insanlar çıkarsın. Ama daha az asi ve daha akıllıca hareket eden türünden olursa çok daha iyi olur. Cemre hemen anladı Nedim’in nasıl iyileştiğini. Tahlilden dönene kadar ilaç vermeyi kesmişti çünkü. Hemen çaktı köfteyi…
Ceren de zaten Nedim’in ilaçlarını ya da sağlığını sallayan birisi olmadığı için Nedim bu hengamede iyi yırttı. Yırttı da, bakalım Cemre bu tahlil mevzusundan dolayı Şeniz’in oyunlarından yırtabilecek mi? Sen Nedim’in sevincini yaşarken Şeniz senin arkadaşının genetik şifresinin tablosunu çizdirdi sokak sanatçılarına, altın kaplamalı çerçeve bile taktırdı haberin yok! Bakalım k*çında bu kez nasıl bir bomba patlayacak…
Neriman iyiden iyiye vicdanlı çıktı vallahi. “Allah günah yazmaz mı garibe kıymalarına susup ortak oluyoruz diye?” diyor. Ceren bir an “Günah mı dedin!” diye çıkışınca sandık ki “Lan 9. bölümün bu kısmına gelene kadar yediğimiz haltlar günah değil miydi? Buna mı vahlandın şimdi, mendebur karı!” diye çıkışacak sandık ama Ceren’in baktığı açı bizim açımızın epey bir dışındaymış onu anladık… “Bana günah değil mi zorla evlendirdiler beni.” deyiverdi bir anda. Bir an yükseldik ama geri söndük anlayacağınız. İşin iyi yanı Ceren ilaçların Nedim’e iyi geldiğini sanıyor ve o hep hasta kalsın, kendisine ilişmesin (!) diye ilaçları Nedim’e vermiyor. Bu da şer içindeki hayır muhtemelen…
Bu kısmın en duygusal kısmı ise Nedim’in kendi odasına girmek üzere olduğu sahne… O kadar korkuyor ki nefesinin sesi artıyor. Cemre ise ona gözlerini kapatmasını söylüyor. Gözlerini kapat ve beni yanında hisset diyor. Bence bu gerçekten duygusal bir sahneydi. Bu kısmın en ilginç sahnelerinden birisi de Neriman’ın Cemre’nin de güvenliğinden endişe ettiği sahne oldu. Eee paraya giden yolda dikenli çit görevini bile üstlense torun torundur. Başına bir şey gelse üzülür elbet. Ama bunlardaki para sevgisi kardeş ya da torun sevgisinin önüne geçmekte zorlanmaz. Net!
Cemre her şeye rağmen Ceren’den özür dileme peşine düşüyor; ama girişimleri Neriman tarafından itinayla bastırılıyor. Neriman bu kez iyi niyetlice uyarmaya çalışıyor Cemre’yi “Burnunu her b*ka sokma, ebeni görme; sana o kadar söylüyorum!” diyor. Ama Cemre salağı dinler mi bu öğütleri? Dikine dikine gider. Boş ver sen keyfine bak Neriman; kendi düşen ağlamaz. Kendi haddi olmayan meseleleri hadsizce kaşırsa ve üstüne üstlük bunu tehdit savurarak yaparsa sonuçlarına katlanır. Sonuçta düşmanın eli armut toplamaz. Seni öylece eli kolu bağlı izleyecekler mi sandın? Sen istedin bu duruma düşmeyi. Çek şimdi cezanı!
Nedim Ceren’in hışmına uğramaya devam ediyor ama Nedim formülü Cemre’den aldı. Kapatacak gözünü ve carlamaları algı arkasına atmaya çalışacak.
Cemre, Ceren ve Nedim’in odasına destursuz dalınca Ceren’in verdiği ayar görülmeye değer. Neremizle güleceğimizi şaşırtan cinsten…. Neymiş efendim, karıkocanın odasına kapı çalmadan girilmezmiş. Hahahayt, ne esprili bir kız bu ya! Kötülük yaptığı anlar hiç çekilmiyor ama serbest zamanlarında iyi güldürüyor beni. Eğlenceli bir kötü…
Cemre’nin sinsi (!) planı acı bir şekilde çöküntüye uğradı bu arada. Şeniz Yonca’nın o tahlil sonuçlarını Cemre’ye e-mail ile göndermesine izin verdi, belgeleri de çıkarttırdı. Cemre aldı Nedim’i Agah Bey’e tüm gerçekleri çaaat çaaat vurmak için aşağıya iniverdi; peki ya sonuç? “Satın alınmış bir kankiş…” İşinden olmaktan korkan ve kredi kartı borçları olan zavallı bir kankiş. “Yakalandık kankaaa, düzeneklerimiz ortaya dökülüverdi. Agah Bey’i kafalayamadık. Ceren’e suç atamadık!” dedi bir anda herkesin önünde ve işi iyice sulandırdı. Cenk de 3 maymunu oynadı. Böylelikle Agah’ın Cemre’ye olan güveni çökertilmiş oldu ve Cemre Agah tarafından k*ça tekmeyi yedi. Bu hikâyede üzüldüğüm tek şey Nedim’in bu olanlardan sonra yüzünde oluşan dehşet ifadesi oldu.
Bu masal senaryosu bir yana dursun; gerçek hayatta böyle bir şey olsa Agah karakteri azıcık muhakeme etse bu olayda bir terslik odlunu kolayca anlayabilirdi. Agah Yonca’ya “Kime yakalandınız?” diye sorabilirdi mesela. Nasıl yakalandı, neden bu işler gizli yürütüldü, bu kız neden gelip her şeyi itiraf ediyor? Gizli kapılar ardında Cemre’nin Nedim ile nasıl içten ilgilendiğini Agah hiç hesap etmiyor. Çünkü bu bir dizi senaryosu… Karakterlerin muhakeme yetenekleri ancak senarist öyle uygun görürse işler. O yüzden bu mantık dışı durumlara fazla takılıp karakterlere diş bilemeyin, sokakta oyuncuları görünce hakaret etmeyin, şiddet uygulamayın!
Komik olan kısmı ise Cemre’nin Nedim’i kimseye bırakmayacağını söylemesi oldu. Tamam Nedim’e biz de üzüldük de; sen hangi âlemde yaşıyorsun kızım! Ne demek Nedim’i bırakmayacağım? Deli misin nesin, hey Allah’ım!
Şeniz de Nedim’i tartaklarken geçmişe dönüverdi bir anda ve hepimizi şok etti. (Sözün gelimi öyle, yoksa ben şok olmadım, Aşk-ı memnu hikâyesi bekliyordum ben şahsen.) Kısacası Şeniz şu an tam olarak Ceren’in durumunda. Zamanında sekreterlik yaparken Agah’ın abisinin koynuna girmiş, Cenk’e hamile kalmış ve “Karaçay” soyadını alma hırsıyla gitmiş kardeşini (Agah’ı) kafalamış ve evlenmiş. Şeniz’in beklediği şey, bir şekilde Agah’ı aradan çekip (suikasta uğratıp) Agah’ın abisiyle evlenmekti. Ama nasip olmadı.
Bu sahnelerden çıkartılacak dersler:
“Bir daha gizli işler çevirirken babaannenizin telefonunu kullanmaya kalkışmayın!”
“Suçlarıyla yüzleşmekten korkan insanlara sırtınızı yaslamayın!”
“Telefonda gizli iş çeviriyorsanız k*çınızı kapıya dönerek konuşmayın!”
“Arkadaşlarınızın iş hayatıyla oynamayın; işini kaybetmek istemediği için onu suçlamayın!”
“Karıkocanın odasına destursuz girmeyin!”
“Arabaya alkollü binmeyin!”
Zalim İstanbul 9. bölüm 4. kısım izle
[/box]