[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Küçük Nedim Cadı Şeniz ile babasını bastı!
Nedim daha küçücük yaşta çapraşık ilişkilere şahit oluyor. Yenge, baba, enişte… Ne ararsan. İlkokul birinci sınıftaki bir çocuğa integral dersi vermek gibi midir durum; bilemiyorum. Anlamak o kadar karmaşık değildir muhtemelen. O yaştaki bir çocuğun bile içgüdüsel olarak bu durumun pis bir durum olduğunu, mide bulantısı sebebi olduğunu anlayabileceğini düşünüyorum.
Bu arada küçük Nedim öylesine tatlı bir çocuk ki; adeta şefkat selinde hissediyor insan kendisini. Evlat gibi seviyor. Öylesine bir sevimlilik vermiş Allah. Her neyse, işte bu çocuğu harcamış bulundular kısacası. İki gramlık uçkurlarına sahip çıkamamanın bedelini bu nur yüzlü bebenin ödemesi, gerçekten büyük bir şanssızlık…
Şeniz Nedim’in bakışlarından korkuyor. Birazcık vicdan kırıntısı mı var deseeem, yoksa tamamen kendi k*çının derdinden mi bu bakışlardan korkuyor deseeemm… Ne desem bilemiyorum. Ceren de Seher’i evlat ayırmakla suçluyor. Ayırıyorsa da haklı; salak salak işler yapıyorsun sonra da kedi gibi sevilmeyi bekliyorsun. Biraz atar gider yapınca, azıcık da ağlamaklı konuşunca haklı olmuyorsun cicim.
“Sen evlat ayırdın anne; o çalışkandı, ben tembeldim. O iyiydi ben kötüydüm. O melekti ben şeytandım. O namuslu ben aşüfteydim. Onun hayatına hiç erkek girmedi, benim skorum daha şimdiden 55. Daha ölmedik skor devam eder mi bilemem… O hemşire oldu ben köprü altı işçisi… Beni neden sevmedin anne!”
Cevabı konuşmalarda gizli olan sorular…
Sahnenin en gıcık kısmı da, Ceren tarafından Cemre’ye atılan bu aslı astarı olmayan suçlamaları görmeyip Seher’in bu sahte duygusallık kokan konuşmanın sonunda vidaları gevşeterek “Kızımmm!” diye sarılmaya çalışması oldu. Tam bir eziklik gösterisi daha… Ceren benim kızım olsa ve böyle geri zekâlıca konuşsa, çakıveririm ağzına bir tane, “Dua et hamilesin, yoksa çıkmayan 20’lik dişlerini tek bir tokadımla yerinden sökerdim!” deyip sustururdum. Bak bakalım o zaman şirretlik yapıyor mu? Yüz vere vere tepesine çıkardı ya şu kızları, ben daha başka bir şey demiyorum.
Cemre nihayet bir aydınlanma yaşadı. Gittiği yolun b*k çukuruna baktığını nihayet anladı. Cahil ukala. Kendi düşündüğünü her zaman doğru sanıyor. Hadsiz! Haddini bilmezsen bildirirler işte böyle. Ceren desen hiç rahat durmuyor. Nedim’i hem umursamıyor hem de Nedim tarafından umursanmamak canını acıtıyor. Nedim’i günahı kadar sevmiyor; ama onun Cemre’yi sevmesini de kıskanıyor. Üst düzey bir bencillik… Bir bırakmıyor çocuğu kendi haline.
Etkisiz eleman Seher, Cemre’ye yine cinlerimizi tepelere çıkaracak konuşmalar yapıyor. Cemre yıllarca sahtekârlık ve dolandırıcılık işiyle ilgilendiği için annesi ona inanmakta zorluk çekiyor haliyle. (!) O da hırsını çıkarmak için hayırsız kankasının yanına gidiyor çemkirmeye.
İyilerin dostu, kötülerle savaşmaya hazır olan korkusuz Cemre’ye ne desen boş. Kız “kredi kartı borçlarım vardı” diyor, “aldığım ayakkabıların ve kozmetik ürünlerinin taksitlerini ödeyemedim, haciz kondu karta” diyor, “hastanenin sahibi de Şeniz şıllığı ile akraba çıktı işsiz kalacağım” diyor; Cemre kendi dalgasında. Nedim kurtulsun da, onun uğrunda ne ocaklar yanacaksa yansın modunda hanımefendi. Hiç kendisine toz kondurmuyor. Herkes yanlış bir tek kendisi doğru bu hayatta… “Gittiğim yol yol değil, kendimi de çevremdekileri de yakmak üzereyim, başka yol bulmam lazım.” demiyor; millete insanlık dersi vermeye çalışıyor aklınca. Oldum olası böyle eke insanlardan hoşlanmamışımdır; dizide sonuç ne olursa olsun fikrim yine aynı kalacak.
Dizilerde her zaman “iyi olan kazanır” mantığı vardır. Tamam kazanır; kazanır da gör ki nasıl kazanır? En az zararla atlatmaya çalışmak boynunun borcudur insanın. Sebebi ne olursa olsun, en önce insan kendi güvenliğini düşünmeli. Bir şeyin uğrunda ölecekse de elinden gelenin en iyisini yaptıktan sonra ölmeli insan. Paldır küldür kahramanlık yapılmaz. En azından henüz o kadar acil bir durum yok ortada. Nedim önceden de oradaydı, yine orada. Daha akıllıca şeyler düşünmek için zaman var. Ama Cemre de en az bacısı kadar sabırsız. Olsun bitsin istiyor hemen her şey. Kimseyi de anlamak istemiyor bu yolda.
Cemre hiç rahat durur mu? Oyunla dalavereyle baskına uğratıyor evi. Esip gülüyor Ceren’e. Sonuçsuz kalacak bir ton zırvalar sıralıyor tek tek. Agah da evinin içinde kopan bu “çirkef kardeşler” kıyametinden bezdi tabi, azarlıyor hepsini. Eee Agah Bey, zamanında bu saçmalıkları çekmeye mecbur değilken kapı dışarı edecektin bunları. Artık çamura bulaştınız bir kere, geri dönüşü yok bu işin.
Seher bölümün başından beridir yapabileceği en mantıklı şeyi yapıyor bu bölümde: Cemre’yi müştemilata kilitliyor! Seher’in yapması gereken; İstanbul’a gelmeden önce bu kızı bir yere kilitleyip, yemeğini suyunu vermesi için birini tutmaktı. Ama hayatının hatasını yapıp Cemre’yi okutup hemşire yaptı, iyi kalpli yetiştirdi ve bütün bunlar yetmiyormuş gibi onu İstanbul’a getirdi. Bu üçü bir arada paketi uygulamaya geçirmemiş olsaydı şimdi bu kadar dert çıkmayacaktı. Tabi bunları Nedim faktörünü hesap etmeden söylüyorum.
Ceren iyiden iyiye vicdanlı aslında… Yediği hurmaların gelip bir gün kendini tırmalayabileceğinin farkında… Yaptıklarının çocuğundan çıkabileceğini biliyor. En azından şeytanı kadar meleği de aktif rol oynuyor. Ama mecburiyetleri var. İstemese de yapmak zorunda bazı şeyleri. Ah bir de Nedim’in kendi kendisine tekerlekli sandalyesini sürebildiğini fark etmeseydi ne güzel olurdu… Yine dayıyorlar hapları çocuğa. Ama Nedim o evdeki herkesten çok daha akıllı, bu bir gerçek. Yutmuyor hapları. “Afferin lan!”diyoruz hepimiz sevinçle.
Ceren güzelliğine ve çekiciliğine o kadar güveniyor ki, gece gelir koynuna girer diye elini ayağını bağlıyor Nedim’in. Nedim de k*çıyla gülüyor tabi bu duruma. 20 sene boyunca ıssız adada bir tek ikiniz kalsanız, gider şempanzeye kur yapar sana yapmaz emin ol! Hatta dayanamayıp sen kur yapmaya başlarsın çocuğa. O kadar da şey etme yani. İşin sonunda eldeki bulgurdan da olma.
Seher de Cemre’nin Nedim takıntısını anlayabilmiş değil.(Aslında hiç birimiz anlamıyoruz.) Tamam seviyoruz, kurtulmasını da istiyoruz; ama onu kurtaracağım derken hem kendini hem de aileni rezil rüsva etmenin, hem kendi canını hem de ailenin canını tehlikeye atmanın da bir âlemi yok yani. Anlaşılmaman ve devamlı yalnız bırakılman çok normal… Azıcık ayarlarını kısman gerekiyor çünkü. Millet tepki vermezse yüksele yüksele atmosferin dışına çıkacaksın ciğerlerin damarların patlayacak. Seher Cemre’yi kilitlemekle iyi yapıyor yapmasına da, bu kızlar zincirlerini kemirerek kırar, yine yapacağını yapar. Edepsizler!
Zalim İstanbul 9. bölüm 5. kısım izle
[/box]