[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Ceren ister de Cenk yapmaz mı?
Ceren silik falan ama yine de iyi kurtardı takımı. Cenk’i bir aradı hemen ayarlattı otelleri maşallah. Kıyamadı Cemre’sine tabi, yoksa Ceren umurunda mı Cenk’in. Üzülüyorum ya Ceren’e. Valla acıyorum aslında. Onunla empati kurunca kendimi bir tutam peynir için kapana kısılmış olan fare gibi hissediyorum. Zor bir his… Bu yüzden Cemre’ye kinlenmesi çok da şaşılacak bir durum değil. Otele gidiyorlar iki gram havalara girecekler SPA falan var mı diye etrafı araştırıyorlar, Cemre geliyor “Anayın garnından sıpayla mı doğdun gız!” deyip bozuyor kızı. Azıcık ânı yaşasa geberir! Ama o da haklı, fazla alışmak istemiyor. Neticede sabahına kapı dışarı olacaklar. Kolay ve güzel olana alışmak çok basittir, sonra yokluğa düşmeye alışmak cehennem azabı…
Civan için haberler kötü. Nöbetçi mahkemede yargılanıp direk kodese tıkıldı. Ceren de kahrından hemen kendine SPA aradı. Bulamayınca da jakuzi ile idare etmeye çalıştı ne yapsın. Babaannesi de kırk yılda bir ilk kez sorguladı mevzuyu:
“Sen aradın adam bize otel buldu, hayırdır ne iş?”
Ceren de adeta babaannesini köşeye sıkıştırırcasına:
“Ben Cenk’ten isterim de o yapmaz mı?” diye sordu. Babaannesi hâlâ şaşkın… Tabi olayın iç yüzünü bildiğini bilmiyor, şaşırır. “Araya mevzular girmese bu gün kocamdı, hani resmimi görünce çarpılmıştı. Gerçeğimi görse ne yapar?”
Hemen hemen tüm seyircinin aklına aynı anlama gelen çeşitli cümleler gelmiştir, neyse açık etmeyelim fesatlığımızı. Ama haksız da değiliz, tam da öyle oldu neticede. Ceren’in hesap sorma vakti geldi tabi bu durumda. Hazır köşeye de sıkıştırmışken “Hani prens hani prenses” diye başlayan namelerle seri bir “Ben her şeyi biliyorum.” açıklaması yapmaktan bir zarar çıkmazdı. Bir de “Ben her şeyi biliyorum da senin bilmediklerin benim bildiklerimi döver.” dercesine hokkalı bir öğürtü ve kusma ile bu tabloyu taçlandırmak da epey güzel oldu. Şimdi kara kara düşün babaanne, ama bedelini en ağır ödeyen de sen olacaksın.
Bu kısımda yine en çok Nedim’e üzüldük. Normalde dizilerdeki duygusal sahnelerde kesinlikle etkilenmem ama Nedim’li sahneler beni ağlayacak boyuta getiriyor. O kadar masum ve çaresiz ki. Devamlı Şeniz’in ördüğü ağlara düşmesi hepimizi deli ediyor eminim. Aslında Şeniz’den başka herkes merhamet duyuyor Nedim’e. Cenk bile. En çok Cenk belki de. Ancak Şeniz’in asıl düşmanlığının sebebini Cenk bile bilmiyor. Ama Cenk’in bildiği, daha doğrusu isabetli bir şekilde tahmin ettiği bir şey var. O da bu aileyi tuzağa düşüren kişiler. Agah bu darbenin Rusya’dan, Almanya’dan ya da Rotschild Ailesinden falan geldiğini düşünüyor olsa da Cenk daha pratik ve basit düşünerek bu olanların sadece Fenomen Damla’nın dallama eski sevgilisinden geldiğini akıl ediyor. Agah konduramıyor tabi “Git len yat, uyku başına vurdu her halde. Ben böyle böcekler tarafından tufaya getirilecek adam mıyım?” diyor kibir kasıyor ama en sonunda kabullenecek tabi. Çünkü tam da onlardan kaynaklı olduğunu hepimiz biliyoruz. Ah Agah ah! Bari sen yapma böyle şapşallıklar. Altı üstü Karaçay’sın, o muhitteki köşklerden birinde oturuyorsun. Çok abartmışlar sanırım sana yalakalık yaparken.
Zalim İstanbul 4. bölüm 3. kısım izle
[/box]