Evlendirme merakı
Milli merakımızdır evlendirme merakı… Haklı bir meraktır ama. Fazla sap sap dolanmak bizim doğamıza aykırıdır bir kere. Ne kazandığımız cebimizde kalır ne de zamanımızın bereketi olur… “Eee ben ne oldum şimdi?” diye hayatımızı ve kazandıklarımızı sorgularken buluruz kendimizi. Kendi genetiğimizi taşıyan bir çocuğa da sahip olamamış oluruz. (Gayrimeşru çocuk doğurmayı normal karşılayanları pistten alalım.)
Neden evlenmeliyiz?
Evlilik müessesesi sorumluluklarla dolu bir müessesedir. Sorumluluk almak denilen şey, kimileri için olumsuz bir durum; ancak sorumluluk almanın ve o sorumlulukları başarıyla tamamlamanın lezzetini henüz almamışlardır. Bu yüzden olumsuz görülür. Hayatın tadı sorumluluktan geçer gençler! Düşünsenize; bir hedef koyunca istediğiniz asıl şey nedir? O hedefe ulaşmak… Peki o hedefe ulaşmak için yapılacak olan şey nedir? O hedefin getirdiği sorumlulukları üstlenmek. Yani anlayacağınız o ki; şu hayatta size lezzet veren şeyler yaşamak istiyorsanız “sorumluluk alma” olgusuna karşı yeni bir bakış açısı geliştirmeniz gerekiyor. Aksi halde ot gelip ot gidersiniz. Her gece başka barlarda özgürce takılabilmek denilen şey, hayatın asıl anlamı değildir. Bunu artık unutun ve hayatın asıl lezzetlerine odaklanmak için biraz sorumluluk alın. Evlenin kardeşlerim!
Her evlilik güzel midir?
Evlenmekten kaçanların (ya da beceremeyenlerin) arkasına sığındığı şeydir çevrelerindeki olumsuz evlilik örnekleri.
“Bak şu adam evlendi de ne oldu? Başı göğe mi erdi?”
Bırakalım artık bu olumsuz evliliklerin arkasına sığınıp kendinizle yüzleşmekten kaçmayı! Tamam o adam kötü bir evlilik yaşamış olabilir. Ama bu sizin de olumsuz şeyler yaşayacağınız anlamına gelmez. Ama birazcık da gerçekçi olmayı unutmayın. Her evlilikte irili ufaklı sorunlar yaşanır. Mesela siz bekar dolaşırken hiç mi sorunlar ve anlaşmazlıklar yaşamıyorsunuz çevrenizdeki insanlarla? Sonuçta evlendiğiniz ya da evleneceğiniz kişi de bir insan. Sorun yaşayacağınızı kabullenerek çıkacaksınız yola. Ama sorunları teker teker çözmeye çalışmak sizin elinizde. Kötü örnekleri ele alın tabi, yok saymayın; ama onların düştüğü yanlışlara düşmemek adına olsun bu. Evlilik kurumuna sövmek için olmasın.
Nasıl evlenebilirim?
Öncelikle “evlenmek için evlenme” yanılgısına düşmeyelim. Bu yanılgı, kendimiz için uygun olmayan bir adaya yönelmemize ve hayat boyu bile bile sıkıntı çekmemize neden olur. Elbette biz de önünüze çıkan ilk kişiyle evlenin demiyoruz. Ama aklınızda da bulundurun bu evlilik fikrini. Algılarınız açık olsun. Kendinize temel kriterler belirleyin ve o kriterlere uyan kişileri gizli bir değerlendirmeye alın. Bu kişi kesinlikle beğenebileceğiniz ve bir ömrü sürdürebileceğinize inandığınız birisi olmalı. Aksi halde bekar kalmanız daha hayırlı olacaktır. Öngörüleriniz ne kadar olumlu olursa olsun, eş adayıyla bir süre vakit geçirmeden önce nihai kararınızı vermeyin. Öğrenin bakalım adamın/kadının kalbi dolu mu boş mu, evlilik ve çocuk hakkında ne düşünüyor, size karşı kalbi ısındı mı? Etraflıca sorgulayın bunları. Baktınız ki çoğu şeyde uyumlusunuz, artık ciddi bir yola girmeye hazırsınız demektir.
Ten uyumu önemli mi?
Ten uyumu denilen şey, gayrimeşru ilişkileri normalleştirmeye çalışan bir kesimin uydurduğu bir safsatadır. İnanmayın! Eğer o insan sizin için uygunsa ve onu kalpten benimsemişseniz teniniz de otomatikman uyum sağlamış olacaktır. Yok öyle milletin bedenini kullanıp kullanıp “ayy ne bileyim, sanki tenlerimiz uymadı mı ne” diyerek bir sümüklü mendil gibi kenara atmak… Böyle safsatalarla karşınıza çıkanlara inanmayın ve sizi sömürmesine izin vermeyin. Hadi bakalım, hayırlı uğurlu olsun!