Evli adamla birlikte olmak
Evli adamla birlikte olmak… Başlığı okuyunca bile gözleriniz seğirmeye başladı, biliyorum. Ama maalesef bu durum çok yaşanıyor ve neredeyse normalleşmiş bir durum. Gerek filmlerde gerek dizilerde, neredeyse her yerde bu tarz bir ilişki türü görüyoruz. Bu fiili gerçekleştirenlere kısaca “metres” de diyoruz hatta. Çok acıdır; ama bu durum bizim toplumumuzda “boşanma nedeni” bile sayılmıyor.
“Amaaan kızım boşver, erkeklerin huyudur bu. Evliliğin üstünden zaman geçince, bir de çocuk olunca gözü dışarı kayar bunların. Evi geçindiriyor mu, ihtiyaçlarını karşılıyor mu, nikahı sende mi; önemli olan bu. Bırak, nasılsa döneceği yer senin yanın.”
Bu cümleler çok tanıdık geldi değil mi? Direnmeyin hatunlar, bir gün hepiniz bu leş düzenin cilveleri ile sınanacaksınız. Ama üzülmeyin, bu tabloda en mağdur olan kişi siz değilsiniz. Hatta en az mağduriyet yaşayan sizsiniz. (Kadınlık onuru açısından değil; teknik açıdan.)
Evli adamla birlikte olan kadının yaşadıkları
Ya da kısaca metreslerin yaşadıkları diyelim… Zordur be gülüm. En zoru budur. Zannetmeyin ki kocanız bu kadına değer veriyor. Zaten değer veriyor olsaydı o adam sizin kocanız değil, eski kocanız olmuş olurdu şimdiye kadar. Şunu bilin ki kocanız sizden ayrılıp da kurulu düzenini bozmayı kesinlikle istemiyor. Hatta sizi seviyor olma ihtimali de yüksek. Bu yüzden “kadınlık onuru” kavramını pek sallamıyorsanız bir derin nefes alıp arkanıza yaslanabilirsiniz. (Ama yazının devamını okumayı da unutmayın.)
Ya kanmıştır ya da kandırmıştır bu hatun. Ama iki şekilde de kendi ayağına sıkmıştır sonuçta. Eğer kandırılmış bir kadın ise, şu şekilde kandırılmıştır:
“Seni gördüğümden beridir yeniden heyecanı ve aşkı tattım. Evliliğimde çok ciddi sorunlar var. Hatta öyle ki, aynı yatakta bile yatmıyoruz. Otel gibi kullanıyorum evi adeta. Hiç muhabbetimiz kalmadı. Bu karanlık hayatıma sen ışık oldun.”
Oysa gerçekler öyle değildir. Belki o gece çılgın bir cinsel birliktelik bile yaşamış olabilir karısıyla. Çıkarken öpücüklere boğup “Seni seviyorum bebeğim!” bile demiştir. Zavallı metrescağız inanır bu çakalın söylediklerine. Bir umut boşanmalarını bekler. Hatta adam sevgilisini oyalamak için “Karım bir türlü yakamı bırakmıyor, işi yokuşa sürüyor.” gibi bahaneler sunarak biraz daha kadının bedeninden nasiplenmeye çalışır. Oysa ki bütün bu olanlardan karısının haberi bile yoktur. Kullanılır, kullanılır, kullanılır…
Ele güne de rezil olmuştur. İş arkadaşları dalga geçer bununla. Ya da ilişkilerini bilen diğer kişiler. Her gün geçtikleri yollardaki insanlar da aynı keza. Hepsi sadece kadını kınar, “Karı kısmısı kuyruk sallamasa erkek peşinden gider mi?” diye fısıldaşırlar aralarında. Kadının adı “metres” diye tarihe yazılmıştır artık. Gözyaşları, kıskançlık, çaresizlik ve diğer tüm olumsuz duygular onun omuzuna yüktür artık. O adam boşanmayacaktır karısından. Öyle bir niyeti hiç olmamıştır, olmayacaktır. (Yani en azından çoğunlukla böyle. %2’lik küçük bir kısmı karıyı boşayıp metresi nikahına alır, onlar da Müge Anlı’ya çıkar zaten.)
Evliyken başkasıyla birlikte olan adamın yaşadıkları
Bu da zordur be! İki kadın arasında mekik doku, ikisiyle de seviştiğini ikisinin de anlamamasını sağlamaya çalış, ikisine de ayrı ayrı masraflar yap… (Kimi kaybetme ihtimali daha yüksekse ve kimi kaybetmek daha çok koyarsa, o kişiye daha fazla masraf yapılır.) Metresin kürtaj masrafları da cabası. Ya ikinci bir telefon almıştır ya da mevcut telefonunu her akşam kapatmak zorunda kalmıştır. Her an gerçekler ortaya çıkabilir diye ödü kopar. Hele ki metres ters yapmaya başlamışsa ve arıza bir tipse o zaman aldatan erkeğin derdi daha büyük. Her gün kadının kapıya dayandığını görür kâbuslarında. Ama metresi kadar büyük dert çekmez yine de. Çünkü neticede erkektir. Bilirsiniz, erkekler böyle şeyler yapar. Elinin kiridir yani. (!)
Aldatılan evli kadının yaşadıkları
Yorgun düşmüş olan kocasında eski performansları göremez. Artık kocasını daha az görür olmuştur. Bir anda evin içinde ekonomik kriz patlak vermiştir ve her gün düzenli olarak yönetime sövülür. Tuhaf aralıklarla evin içinde bereket ve kıtlık dönemleri yaşanır. (Adamın metresle olan ilişkisinin ne durumda olduğuyla bağlantılı olarak…) Eğer ihanet öğrenilmişse de kadınlık onuru zedelenir. Eğer evi terk etmeyi tercih etmişse onu zor bir sınav bekler. Ancak genellikle bu ayrılıkların gerçekleşmesine izin verilmediği için (hem eş hem de akrabalar tarafından) kadınlar bu zorluğu yaşamazlar.
Kısacası böylesi ahlaksız bir ilişkide en az zarar gören aldatılan kadındır. Günahkârlar her zaman en ağır bedeli öder. Sonrasında bu evlilik ya da bu ilişkiler nasıl sonuçlanır bilinmez. Tek bildiğimiz şey, doğru tarafta duranların her zaman kazançlı olduğu…