İstenmeyen misafir türleri
Misafirliğe gitmek ya da misafir kabul etmek hayatımızın önemli bir parçası. Hayatımızdaki her şeyde olduğu gibi misafirlik konusunda da elzem kurallar mevcut. Bu adabı muaşeret kuralları sosyal hayatımızın devamlılığı ve itibarımız açısından büyük öneme sahip; ancak kimileri bu kuralları hiçe sayarak hareket eder.
Çat kapı misafir
Hemen hemen hiç kimsenin sevmediği bir misafir türüdür. İçinizden “Yahu belki donlarım ortalıkta…” lafını muhakkak söylettirir. Genellikle küçük bir mangal partisi yapacağınız sıralarda gelirler ve çarşıya gidip 1 kilo daha et almanızı gerektirirler. İşin en kötüsü, alacağınız fazladan 1 kilo etin ödemesini yapmayı teklif bile etmezler. Dil ucuyla “Aman ne gerek var, siz yiyin. Bir çay içip gideceğiz.” şeklinde blöf yaparlar. Nasıl olsa “Olur mu öyle şey; biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar.” söz dizisinin söyleneceğini adları gibi biliyorlardır. Bu misafir grupları dağınıklığı dert etmedikleri iddia eder, daha sonrasında uğradıkları ilk evde de ne kadar pasaklı olduğunuzu köpürte köpürte anlatır.
Yemek seçenler
Yemek seçenler, yapılan yemeğin içindeki herhangi bir malzemeyi sevmeyenler (örneğin maydonoz ya da baharatlardan herhangi birisi), onca emekle hazırlanmış yemekleri ellerinin tersiyle itip, sadece kâseye koyduğunuz yoğurda ekmek banan kıl tipler bu gruptandır.
Çocuğunu çayıra salanlar
Çayır sizin evinizin içi oluyor tabi… Kendi baş edemedikleri çocuklarını sizin evinize salıp, kırılmadık tek bir biblo bırakmayana kadar müdahale etmeyen hayırsız ana babalardır bunlar. Onların kalbi kırılacak diye dişlerinizi sıkarak kırmayı ve evin tavanının başınıza geçmesini tercih edersiniz. Ama yapmayın! Değmez! Kırın kalplerini. Çocuk psikolojisinden bahseden ağızlarına da şöyle en geriden çekip kürekle indirirseniz çok sevinirim.
Evin düzenine karışanlar
Perdenin modeli, koltuklarla uyumu, bibloların diziliş biçimi, tabloların dağılımı konusunda tatava yapan ve “iç mimar” bile olmayan bu kokonaları mümkünse evinize bile sokmayın. Aksi halde sinir hastası olup iç dekorasyona ödemekten çekindiğiniz parayı terapistlere ödemek zorunda kalabilirsiniz.
Fahri ekonomistler
Bu arkadaşlar bakkaldan aldıklarını hesap etmekte zorlandığı halde dünya ekonomisi hakkında fikir yürütebilen son derece özgüvenli babayiğitlerdir. Bunların muhabbeti hiç çekilmez. “Hee haklısın abi” demekten dilinizde tüy biter, ama konu asla bitmez. Gerçekten bildiğiniz şeyler varsa ve bunları paylaşıyorsanız eğer, bence vazgeçin. Boşuna nefesinizi tüketmeyin. Onlardan daha iyi bilmek sizin ne haddinize efendim? (!)
Koltuk çürütenler
Bunların bir kısmı kendi menfaati için diğer kısmı ise ev sahibine ayıp olur diye uzun uzadıya kalanlardır. Alınıp gücenme, empati kurma gibi özellikleri yoktur. Yer içer ve baş köşeye geçerler. Misafir gibi yayılırlar ama “biz misafir miyiz canım, rahat olun” diye gevşek gevşek konuşurlar, ayaklarına hizmet beklerler. Doğrudan kovmadıkça bu tipleri evinizden göndermeye gücünüz pek yetmez. Bir kısmı da o kadar yüzsüzdür ki kovmaktan da anlamaz. Polis çağırmanız gerekir.
Hasta misafirler
Özellikle bu pandemi döneminde en kıl olduğumuz misafir türleridir. “Lan madem hastasın ne diye geliyon buraya p*ç!” diye sövmek istersiniz ama yapamazsınız. Bir de “Ay hastayım diye gelmeyecektim, ama söz verdiğim için size ayıp olur diye geldim.” demezler mi? Bir de bunu derken bir yandan size sarılmazlar mı? O an boğmak istersiniz bu densizleri. Bir de çıkışta “Ay inşallah size de bulaşmamıştır. Bulaşırsa çok üzülürüm.” diye samimiyetsiz laflar edip kendisine karşı geliştirdiğimiz öfkeyi hafifletmeye çalışma çabaları da cabası. Oysa ki bu sözler daha da öfkemizi arttırır. Lütfen böyle düşüncesiz insanlar için kendinizi ve ailenizi riske atmayın. Gerisin geri gönderin gitsin. Adam olsun!