Lotus ayak olarak da bilinen küçük yaştan itibaren ayakları bağlama geleneği, yaklaşık 1.000 yıldır Çin’de gerçekleştiriliyor. Söz konusu uygulamaya yönelik anılar, tarihi dökümanlarda, yüksek statülü insanların mezarlarında ve günümüzde sınırlı sayıda kadının bağlı ayaklarında korunuyor.
Yüksek tabakaya mensup kadınların ayakları, lotus şeklini alabilsin diye bağlanıyordu. Bu işlem, 1900’lerde Çin’de gerçekleştiriliyordu. C: The Print Collector/ Print Collector/ Getty Images
Böylesi beden değişimlerini deneyimleyen kadınları yakından incelemek isteyen arkeologlar, iskeletlere yoğunlaşmış durumda.
Araştırmacı Elizabeth Berger, Çin’in Şensi Bölgesi’nde bulunan Yangguanzhai kazı alanında çalışıyor. Şensi Arkeoloji Akademisi’nden Liping Yang’ın liderliğinde çalışmalarına devam eden bir arkeoloji ekibi, söz konusu bölgede yer alan ve Neolitik Çağ’a ait olduğu düşünülen bir köy üzerine çalışıyordu. Bu süreçte ekibin hiç beklemediği bir gelişme yaşandı: çok daha geç bir dönem olan Ming Hanedanı’na (MS 1368- 1644) ait bir mezarlık buldular.
Ayakların bağlanması, genç yaşlarda başlıyordu. Kadınlar yaşamları boyunca ayaklara lotus şeklini veren o sıkı bandajları giymek zorundaydı. 1600’lere gelene kadar kuzey ve güneyin kendine özgü ayak bağlama stili ortaya çıkmıştı. Güneyde kullanılan yöntem, ayak parmaklarının düz kalmasını sağlıyordu, fakat kuzeyde uygulanan yöntem ayak baş parmağı hariç tüm parmakların ayak tabanının altına girmesine sebep oluyordu. Dolayısıyla, ayaklar sabit bir görüntüden çok uzaktı. Ayakları bağlanan kadınlar, yaşam boyu sağlık sorunlarıyla da karşılaşıyordu. Gözlemlenen sorunlar arasında enfeksiyon, parmak kaybı, yürüyememe, yürürken duyulan acı ve yaşlılıkta meydana gelen kırıklar yer alıyor.
Tarihçiler ve ekonomistler, ayak bağlama geleneğini etkileyen faktörleri ortaya çıkaran makaleleri yayınlamaya devam ediyor. Uygulamanın ardındaki motivasyonlar oldukça karmaşık; güzellik arayışı ve standartlarıyla açıklanabilecek kadar basit değil. PLOS ONE adlı dergide yayınlanan bir makale, 20. yüzyılda gözlemlenen ayak bağlama geleneği ile kadınların nakış ve örgü gibi el işlerinde ortaya koyduğu yüksek performans arasında bir ilişkinin olabileceğini gösteriyor. Dolayısıyla, böylesi bir ilişki, ekonomik açıdan ailelere yük olsa da devam eden bu uygulamanın fetişistik bir yanı da olduğunu söyleyen o basmakalıp değerlendirmeler ile örtüşmüyor.
Berger,”Çin’in farklı bölgelerinde gözlemlenen ve zaman içerisinde değişikliğe uğrayan söz konusu uygulama ile ilgili çalışmaların artması gerekir. Batı literatürünü incelediğinizde ayak bağlama geleneğinin monolitik bir uygulama olduğunu söyleyen açıklamalara rastlayabilirsiniz. Halbuki bu gelenek, 1.000 yıl uygulandı ve farklı bölgelerde farklı biçimlerde gerçekleştirildi.” diyor.
NE ZAMAN SONA ERDİ?
Güzellik sembolünden daha çok işkence gibi duran lotus ayak ya da ayak bağlama geleneği
kadınların yürüttüğü kampanyalarla yavaş yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladı. 1912 yılında da tamamen yasaklandı. Ancak yasak olmasına rağmen bu gelenek bir süre daha küçük kız çocuklarına dayatılmaya devam etti.
O KADINLARA ULAŞTI
Yüzyıllardır ülkede statü ve zenginlik göstergesi olarak kabul edilen lotus ya da ayak bağlama adı verilen geleneğin son temsilcilerini ise Jo Farrel isimli fotoğrafçı kaydetti. 2005 yılından bu yana Çin’in Shandong, Yunnan ve Shanxi eyaletlerinde yaklaşık 55 kadını fotoğraflayan Farrel, ölmeye yüz tutmuş gelenekleri araştırmayı sevdiğini söyledi.
“Kadınların toplum tarafından kabul edilmek ve sevilmek için böyle acılı bir işleme kendilerini zorlamak zorunda olduklarını hayal etmek zor”diyen Jo Farrell son 13 yıl boyunca lotus ayakları araştırdı.
Geçmişte ayaklarını bağlatıp Farrel’in projesinde yer alan Wand Chun Rong’un torunu, büyükannesinin daha güzel olmak için lotus ayak geleneğine uyduğunu söyledi.