[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Cenk’in büyük sürprizi!
Sanki onların değil de benim ağabeyim ya da oğlum elin kızını şey etmiş de hamile bırakmış gibi Şeniz ve Damla da bu olaylarla hiç ilgili değilmiş gibi parti düzenleme peşindeler. Eee insanın o kadar parası olunca dert algısı pek etkili çalışmıyor. Her derdin üstünü örten bir parti, bir elbise ya da bir takı mutlaka vardır. Onlar da imkânlarını sonuna kadar kullanıyorlar hâliyle. Ama Seher köşke dünür olsa bile ruhu fakir kaldığı için dert algısı son sistem çalışıyor. Seher hangi balonun nerede duracağını, konfetinin nerede patlayacağını ne yapacak? Onun için tek önemli şey, Ceren’in kızlığının hangi yatakta patladığı… Kadın bunun peşinde ve bulmayı da kafasına koymuş. Bir de Nurten gelip gidip iş çıkarmasa başına… Tam gidip kasayı soyacakken damadın başında beklemek de nedir?
Nedim’in Cemre düşkünlüğü ve imkânsız aşkı onun iyileşme sebebi olacak gibi duruyor. Bütün bu olanlar da bize senaryonun devamında neler olacağını kolaylıkla tahmin ettiriyor. Kısacası hikâye nasıl başlarsa başlasın, nasıl devam edeceği ve nasıl sonlanacağı herkes tarafından biliniyor. Biz sadece izliyoruz öylece. Arada küçük sürprizler yaparlarsa ne âlâ…
Cemre de bölümün tam da bu kısmında öğreniyor Engelli Okuluna Cenk’in cömertçe bağışları vesilesiyle kabul edildiğini. İki tane sevgi gösterisiyle, bir iki tatlı sözle işe alınabilir mi insan? Hele ki konu engelliler ise. Cemre de salak salak gururlanmıştı “Heyt be! Ne kadar güvenilir bir tipsem, bir iki lafımla hemen okulun anahtarını bana verdiler!” diyerek. Havadaki burnu bir iki metre daha havalanmıştı. Durumu öğrenince iyice sürttü burnu. Beğenmediği Cenk’e muhtaç kaldı. Hem de onun tarafından hor görüldüğü bir zaman diliminde. Yaa Cemre Hanım, hor kullanıp tükettin kredilerini; şimdi ise en istemediğin şekilde dönmek zorunda kaldın kürkçü dükkânına. Burun kıvırıp da dalga geçtiğin şartları da kabul etmek zorunda kaldın. Ben sana demiştim “hayat ucu havada duran estetik mağduru burunları sevmez” diye…
Cemre tam dibe düşmüşken Nedim arayıp diplerden topladı Cemre’nin psikolojisini. “Sana inanıyorum” dedi sevindirdi garibi. Nedim de az değil. Bir bıraksa hem kendi kurtulacaktı hem de Cemre’si. Ama işi yokuşa sürmeyi tercih etti. Kendi düşen ağlamaz. Cemre Nedim için düzgün giden hayatının içine s*çtı, Nedim ise onun hayatını sömürüp iyileşti. Ben anlamadım bu hikâyedeki kötü kim, iyi kim? Her neyse, Cemre zaten kürkçü dükkânına dönecekti, ama Nedim’in kendisine inanmasının gazıyla o dükkâna dönmek çok daha kolay hale geldi.
Cenk ise kendi kendine oturup Şeniz’in dilinden dökülen incileri düşünüyor, hatta telefondan da son derece iyi niyetli bir parti daveti alıyordu anasından. Sıkıcı bir davet olduğunu düşünüyordu ki Cemre bastı ortamı. Artık o kadar da sıkıcı olmayacak gibi görünüyordu bu parti. Çılgın bir şeyler olacak gibiydi. Cemre Cenk’in teklifini kabul edince bu partinin eğlenceli olacağı tescillenmiş oldu.
Seher hâlâ o kayıtların peşindeydi. Gelip gidip kasayı kolluyordu. Sonunda bir açık yakaladı ve yaptı oyununu. Kırk yıllık yiğit Seher, bir anda sinsirella Seher oluverdi. Oyunlarla alıverdi kaydı kasadan. Şeniz’in ruhu bile duymadı.
Onu bunu bırakın da, neydi Cenk’in teklifi?
Bu bir evlenme teklifiydi. Tabi ki gerdek geceli bir evlilik olmayacaktı. (!) Köşke sızma ve Nedim’i koruma amaçlı bir evlilik olacaktı bu. (Hep öyle olur ya hani) Sonra da ilk fırsattaaa… Bilirsiniz işte siz. Aldı kızı, aynı dakikada kıydı nikâhı, bastı partiyi bu kocaman sürprizle. Ceren’in 13 bölümdür sahip olamadığı küçücük imzaya, Cemre 14. bölüme girerken tek lafıyla sahip oluverdi.
.
Zalim İstanbul 13. bölüm 6. kısım izle
[/box]