[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Cemre ve Cenk kameralara yakalanıyor!
Magazin muhabirleri Cemre gibi manasız bir malzemeyi edinerek ne elde etmeye çalışıyorlar bilemiyorum. Kameralarının hafızalarına yazık bence; ama madem öyle istiyorlar, saygımız sonsuz. Oysa asıl haber Cenk’in telefonunda. Cenk bir cambaz edasıyla telefonuna baldızından gelen aramanın açıklamasını yapıyor Cemre’ye. Nasıl yapıyor diye soruyorsunuz; söyleyim: Açıklama yapmayarak… Cemre’nin tarzı aslında; ama epey işe yarıyor böyle durumlarda. Her türlü hesap kitabı iyi bir savuşturma tekniği. Ne şekilde öğrenirse öğrensin, itiraf olmadıkça suçlama da olmuyor. Yani en azından dizilerde öyle. Bize kalsa “sessizlik de bir cevaptır” mantığından yola çıkarak, çapraz sorgulara çeker ve cevapsız kalan her soruya kendi içerisinde net bir cevap buluruz. Dizilerde öyle değildir ama. “Evet ben yaptım, pişman değilim. Yine olsa yine yaparım!” diye itiraf etseler bile “Sana inanmıyorum. Kimin tehdidi altında söylüyorsun bunları? Kimi korumaya çalışıyorsun?” diye yeniden ve yeniden gerçeklerin üstünü kendi elleriyle örtüp, sonra da “Bana gerçekleri itiraf edin!” diye suçu olmayanların boğazına çökerler. O söylenenlere de inanmazlar ya… Bu konuda anlatılacak çok şey var; ama boş…
Agah Şeniz konusunda işini epey sağlam tutmuş belli ki. Nedim’in Londra’da olduğuyla ilgili bir yalan attı ortaya; ama Şeniz faktörünü hesaba katarak alt yapısını da oluşturmuş. Şeniz’in kimlerden haber alacağını bile tahmin etmiş ve sanki Londra’daki bakım yurdu ile günlerce görüşme ve yazışma yapılmış gibi bir profil çizmiş. Anlayacağınız hiçbir şekilde açık bırakılmamış. Şeniz’i gerçekten inandırmayı başardı. Adam karısı konusunda gafil sanıyorduk; ama abisiyle yattığı dışında hiçbir ayrıntıdan gafil değilmiş gibi görünüyor. Belki önceden fark etmişti, belki de sonradan fark etti. Bu da Senarist’in meslek sırrı olmalı.
Bildiğiniz gibi 2019’da Orta Doğu ve Balkanların en önemli konu başlıkları “Küresel Isınma” ve “Yaşamsal Kaynakların Yetersizliği” değil elbette. Taaa Londra’lara kadar uzanan ve Londra halkından destur bile almamış bu konu, yine ve yine “Karaçay Ailesi ile Paçoz Gelinleri” hakkında… Evet; şimdiki sorunumuz ise Cenk ve Cemre’nin kıskançlık kavgası. Dizideki herkesin televizyonu tek bir kanalı çekiyor olmalı. O kanal da Karaçay sülalesi tarafından satın alınmış ve Karaçay’ları ilgilendiren olaylar hakkında yayınlar yapan bir kanal olmalı. Televizyonu her açtıklarında bunların rezilliklerinin yayınlanıyor olmasının başka bir açıklaması yok bence. Bu Karaçay soyuna biraz daha müsamaha gösterilirse uydular üzerinde özerklik ilan edecekler gibi görünüyor. Batıdan mı Doğudan mı artık nerden yapabiliyorlarsa; bu sinsilerin gidişatına bir “Dur!” dense iyi olur.
Cenk ilk söylediğinde Cemre “şaka” olduğunu sanmış olacak ki Cenk’in hazırlattığı boşanma kağıdını görünce bildiğin şok oldu Cemre. Artık hangi sebepten şok oldu bilinmez. Cenk’in köpek gibi yapışıp kalacağını sanıyordu her halde. “Nasılsa bırakmaz” diye düşünüyordu belki de. İçten içe sevildiğini biliyor tabi kezban; “oyalanır, evli kalmak için ikna etmeye falan çalışır da azıcık daha şu köşk yatağının tadını çıkartırım” diye planladı ama hepsi suya düştü. Cenk de hemen vazgeçebiliyormuş demek ki. Vay Cemre’nin haline. Tüm kredilerini bozuk para gibi harcamanın cezası. Şimdi şirinlikler yapmanın hiçbir anlamı yok. Cenk oraya gidecek ve o boşanmayı gerçekleştirecek. Ama bu kez sen sülük gibi yapışacaksın çocuğa.
Agah Nedim’in doktorunun “psikolojik engellilik” teşhisinden sonra psikoloğun birini tutmuş getirmiş son model bir bağ evine, Londra’da zannedilen Nedim’i de tıkmış oraya, “Hadi bir an önce iyileşin, iyileştirin! İş adamıyım ben sizinle mi uğraşacağım” edasıyla psikoloğa psikologluk dersi vermeye çalışıyor. Madem çok biliyorsun sen kafasını düzetseydin Nedim’in! Neden bilmem kaç sene boyunca psikolojisi yüzünden tekerlekli sandalyeye mahkûm kalmış çocuk? Neyse… Sonunda kabulleniyor her şeyi de haddini bilmeye başlıyor.
Nedim’in Cemre’ye aşkı depreşince ayağa kalkmaktan vazgeçer hale gelmiş meğer. Ayağa kalkarsa Cemre’nin onu eskisi gibi sevmeyeceğini düşünüyor olabilir. Madem herkes psikolog gibi davranıyor, ben de kendi naçizane psiko-analizimi yapayım dedim. Durum böyle mi? Evet senaristimizin tahsis ettiği psikolog da öyle düşünüyor ve tek bir lafıyla dizimizi klişe Türk dizisi formatına getiriveriyor. Hayırlı olsun!
Zalim İstanbul 16. bölüm 3. kısım izle
[/box]