[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Zalim İstanbul 2. bölüm 4. kısım konusu (Spoiler)
Cemre, Karaçay’ları hizaya getiriyor!
Seher ve Civan hâlâ efelikli laflar ederek kendilerini kandırmaya çalışırlar. Vay efendim neymiş de keşke 20 sene hapis yatsaymış da bütün bunlar başına gelmeseymiş. Âlemin kerizi sensin ya, zaten sahip olduğun ömrü de cami avlusundan buldun, bozdur bozdur harca, tüket. Madalya da verirler kesin sana “Evet sayın seyirciler! Şimdi de ‘Dünyanın En Delikanlı Kerizi’ dalındaki oskar ödülünün sahibini açıklıyoruuuz….Eveeet!!!Civan Yılmaaazz!!!!!” (Alkışlar, ıslıklar…)
“Evet Civan Bey bu başarınızı neye borçlusunuz?”
“Aslında her şeyden önce bu başarımı anneme borçluyum. Küçüklüğümden beri ota b*ka kafa tutardı. Ben de özendim, eh genimde de varmış yani, oradan yürüdüm ben de. Bir de aşırı sabır gerektiren bir şey. Sırf köşkün müştemilatında çalışmamak ve Agah’a gıcıklık vermek için suçum olmadığı halde 20 sene hapis yatmayı seçtim.”
“Peki bütün bunlara değdi mi?”
“Ben hapis yatarken Cemre bir doktorla evlendi, şimdi 3 çocuğu var. Nedim de iyileşti zengin bir hatun ile evlendi. Şeniz’in sırları ortaya çıkınca Agah onu boşadı benim anamı aldı. Parayı görünce hepsi de beni unuttu, düdük gibi kaldım ortada. Ama yine de pes etmedim, geriye kalan 18 yılımı da hapis yatarak dediğimi yaptım! Bizim ağzımızdan söz bir kere çıkar.”
“Yani Beyefendi gerçekten bu ödülü son damlasına kadar hak etmişsiniz, tebrik ediyor ve başarılarınızın devamını dilediğim için kendimden utanıyorum.”
“Çok teşekkür ederim!”
Hayalperest hizmetçi Ceren, bu son hayal kırıklığını pek kaldıramıyordu. Evin hizmetçisi Nurten bile bunları adamdan saymamaya başlamıştı. Düştükçe düşüyordu zavallım. Seyirciler olarak bu duruma üzülüyor muyduk? Tabi ki de hayır!!! İçimizin yağları eriyordu. Hele o Neriman yok mu? Cahil bir ergen ile yola çıkmanın ne demek olduğunu anlıyordu ama para hırsı faktörü onun stratejik davranmasına hiç yardım etmiyordu. Cemre desen ukala, Seher desen gururlu, Civan desen onurlu… Oynayacağı tek kart Ceren’di. O da haklı. Kendisi karta kaçmasaydı belki şansını denerdi ama…
Nurten Ceren’i almaya geldiğinde Neriman’ın üçkağıtlarını öğrenir. Ceren Cenk’e yanıktır. Karaçay’ın oğluna varacağını sanır. “Siz defteri kapattınız da belki oğlu kapatmayacak, bir baş başa konuşsak ben onu baştan çıkarırdım.” der. Güvenir kendine yosma. Oysa ki çıtır çerezdir, bir sıkımlık değeri vardır Cenk’in gözünde.
Hemşire Cemre ise görevini icra etmek için sahaya yürümüştür. Doktor ve Şeniz’i nakavt etme peşindedir. Cemre her cümle kuruşunda Agah’ı kendisine hayran bırakır. Neredeyse yeğeninden vazgeçip, karıyı da boşayıp kendi alacaktır kızı. O derece hayran kalır. Mutluluktan ağlar. Şeniz ise gecenin son ilacını Nedim’e vermek için ilaç kutusuna yürürken Cemre onu durdurur:
“Hössst! İlaçları artık ben veriyorum, uza buradan!”
Nedim sevinçten delirecektir. Gözleri adeta “İşte aradığım kız bu!” diye konuşur. Zavallım Nurten de yediği nanelerin bedelini ödemekle meşguldür. Agah çöpsüz üzüm istediğini söylerken, Nurten gidip nişanlı olan, atarlı giderli abisi olan ve paragöz babaannesi olan bir kız bulmuş getirmiştir. Ayrıca da kızın kaşı gözü ayrı bir tarafta Flamenko yapıyordur. Nurten de alacağı fazla paranın büyüsüne kapılmış ve bu yanlışı yapmıştır. Neriman da onu bu şekilde tehdit eder. Ama nafile. Sonuçta her şey artık gün gibi ortadadır. Ama Agah Cemre’yi tanıdığı için o kadar memnundur ki Nurten’in bu şapşallığını görmezden gelir.
Cemre ise Şeniz ve bebişlerinin damarına damarına basmaya devam eder. Nedim’i alır aile sofrasına sürükler ve başköşeye oturtur. Tam da Agah Cenk’e “Kuzenini odasında ziyaret ettin mi?” diye sormuşken ve Cenk de bir bahaneyle bu işten kıvırmaya çalışırken… Oysa da tam da inandırıyordu toplantısı olduğu için fırsatının kalmadığına. Ama artık o fırsat ayaklarına kadar gelmişti. Hadi yiyorsa şimdi de toplantıya git. (Vallahi gitti…)
Cemre tek hamleyle tüm sofrayı dağıtmayı başarmıştı. Oysa ki onun amacı Nedim’in psikolojisiydi. Agah bu çil yavrularının masadan uzaklaşmasına aldırmadı bile. Nedim’i orada görmek onu memnun etmişti. Damla da hayatının şoförünü bulduğu için sevinçten yemek yiyemeyip, bu konuyu odasında daha derin düşünmek için sofrayı terk etmişti. (Görümcesi biraz ayar çekince atar gider yaptı desek daha doğru olur.)
Cemre ayar çekmeye alışmışken bir de Agah’a ayar çekeyim demiş; dediğini de yapmıştır. Agah bu ayardan pek hoşnuttur. “Zerresine kadar gözüm tuttu.” deyip durur.
[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Zalim İstanbul 2. bölüm 4. kısım resimler
[php slug=zalim-istanbul-2-bolum-4-kisim]
[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Zalim İstanbul 2. bölüm 4. kısım izle
[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Bir önceki yazı : Zalim İstanbul 2. bölüm 3. kısım
Bir sonraki yazı : Zalim İstanbul 2. bölüm 5. kısım
[/box]