[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Ceren’in stratejik olmayan hadsiz atılımları!
Geçtiğimiz bölümde Cemre çok sıra dışı bir şey yapıp lafı eveleyip gevelemeden videoyu gösterdi ve Agah tüm gerçeklerle yüzleşti demiştik. Ama ne kadar sıra dışı davranmak isteseler de sonuçta bu bir dizi. İki dakikada bölümü sonlandırmanın âlemi yok. Her şey bu kadar hızlı ilerliyorsa kesin bir şey vardır diye düşünmemiz ve fazla umutlanmamamız lazımdı. Şeniz yırtığı ile baş etmek kolay mı? O videoyu daha evvelinde Agah Bey’e çeşitli şekillerde anlatıp durumu garantiye almış bile. Sekreterlikten hanımlığa yükselebilmiş bir insanı hafife almak aptallık zaten. Ama Cemre Hanım henüz Şeniz’i tanımıyor. Yavaş yavaş bu işler.
Agah daha evvelden işlenmiş olduğu için Cemre’nin bu cesur ve sıra dışı hareketi çöp oluyor haliyle. Hepimiz “Pöfff” diyoruz. Tersleniyor Cemre. Azıcık terslensin. Ölçüp tartmadan atılmanın cezasını çeksin biraz diyeceğim ama senarist bu sonuçta. Her şeyi mantığa uygun yazmayabilir. Bu devran böyle sürüp gidebilir. Agah Şeniz’den özür diletmeye kalksa da Cemre dilemedi. Ben olsam ben de dilemezdim. Cemre’nin kaybedecek neyi var ki, ne mecburiyeti var? Ama Nedim’in iyiliği için biraz daha sabır gösterip daha sinsi oynayabilirdi. Sinsi insanlar ile açık yürekli savaşılmaz. Çünkü sinsi ve suçlu insanlar, olabilecek her ihtimali değerlendirir ve her birine bir kılıf hazırlarlar. Böyle yapmak zorundalar çünkü. Aksi halde Şeniz gibi 25 sene boyunca hiç iz bırakmadan yürümek mümkün olmaz. Tek bir tane izi var (Nedim) onun da çekmediği çile kalmadı. Siz siz olun Şeniz gibi bir şirretin düşmanı olmamaya çalışın. Kapıları tıklatmadan, müsaade istemeden içeriye girmeyin. Odaları, seraları, bahçeleri gözetlemeyin. Kaybeden siz olursunuz! (Bakınız: Aşk-ı Memnu- Beşir)
Nedim’in bir anda bağırmasıyla hepimizin yüreği acıdı izlerken. Hepimiz yaslandığımız yerden en az bir kademe doğrularak izledik o sahneyi:
“Cemre doğru söylüyor!!!” diyerek tekerlekli sandalye ile öne atılması, sandalyeyi Şeniz’in üzerine sürmesi “Şeniz yalancı!!!” diye haykırması vs. Çok gerildik o sahnede. Çok üzüldük, Şeniz’den nefret ettik, Nedim’e sarılmak “geçti evladım” demek geldi hepimizin içinden. Yahu bu Nedim’li sahneler beni ağlatıyor adeta, yok böyle bir şey! Cemre Nedim’in sözlerine rağmen kovuldu dışarıya. Agah’dan ilk kez bu kadar gıcık kaptık belki de, eminim.
Ceren de bu beyinsizliği ve duyarsızlığı ile hamile kalmış olmanın salakça gururunu yaşıyor. İnsanın az biraz eli ayağı titrer “Ne yapacağım lan ben şimdi, yedik bi b*k ama…” bile demiyor. Anı yaşamak bu olsa gerek. Bir sonraki adımı düşünmeden hareket eden ve devamlı şah-mat olan sabırsız bir kıl kurdu. Her neyse, beni bundan daha fazla sinir eden şey, Şeniz’in kaltakça hareketleri. Baktı Nedim gerçekleri söyleyecek gibi, hemen zehrini akıtıyor yılan karı! Önce her zaman olduğu gibi hafiften bayılacak gibi olmalar, hemen ardından gelen timsah gözyaşları, sonra iyi niyet gösterileri… “Seni bana karşı kim dolduruyor bilmiyorum ama…” diyerek Cemre’yi kastederek fitne sokmalar… Tüm kartları oynayıp şah-mat yaptı Nedim’i. Belki de haksızlığa toleransı “sıfır” olan birkaç kişinin televizyonu bu sahneden sonra tepiklenerek kırılmış olabilir. Biliyoruz hepsi kurgu ama bilinçaltı gerçek ile kurguyu ayırt edemez. İlla ki duygu hissederiz ve bir yerlerden patlak verir.
Agah da kendisine sormuyor hiç “Yahu bu karı geçen bölümlerde Nedim’i İngiltere’deki bakım yurduna gönderelim diye başımın etini yiyordu, şimdi ne oldu da evladı gibi oldu.” demiyor. Eğer kurgu olmasaydı derdi. Ama senarist Agah’ın mal bir adam olmasını istediği için öyle oluyor ve öyle izliyoruz. Çatlamaya devam sayın seyirciler!
Zalim İstanbul 5. bölüm 1. kısım izle
[/box]