[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Ayaz Firuze’ye evlenme teklifi ediyor!
Olabildiğince romantik sahneler izletiyorlar bize. Yaşayacakları en zirve romantizm ise Ayaz’ın “papatyadan yapılmış yüzükle” Firuze’ye evlenme teklif etmesi oldu. Muhteşem bir sahneydi. Daha ilk bölümden romantizme doyduk adeta, ama zannetmeyin ki devamı geliyor. Şayet sonrasında Ayaz ve Firuze hakkında pek romantik şeyler izleyemeyeceğiz. (Demirkan Holding sağolsun…)
Her şey güzel gidiyor diye düşünürken, daha o gecenin sabahına bile varmadan kara bulutlar çöküyor bu tatlı aşkın üstüne. Ertan yapıyor yapacağını. Salıyor cani babayı Ayaz’ların evine. Sonuçta biri baygın, biri ölü, biri suçlu, biri ise bu suçu üstlenmeye gönüllü… Ayaz gözünü bile kırpmadan, hiçbir şeyi bir an bile düşünmeden annesinin suçunu üstlenmeye kalkıyor. Annesi o an izin vermiyor, ama gerisinde ne olduğu hemen anlaşılmıyor. Tek bildiğimiz şey Ayaz ve ailesinin bir anda ortalıktan kaybolduğu. Firuze’nin neler yaşayabileceğini az çok tahmin edebiliyorsunuzdur. İnsan aklını kaybedebilir. Daha geçen gün evlenme teklif etmiş adamın ertesi gün telefonu bile iptal. Tanıyanlara soruyorsun bilen yok, gören yok. Adresine gidiyorsun ev bomboş… İnsan hayatı boyunca unutamaz bu yaşadıklarını. Firuze’nin de dediği gibi “Bir kavgayı bile bahane etmeden nereye gittin?” Yaşamayan bilmez; çok büyük bir acıdır… Kız zombiye dönüyor haliyle. Annesi Aliye de bakıyor ki evdeki işler kendisine kalıyor; hemen oturuyor kızının yanına, kendisince naçizane bir hayat dersi veriyor:
“Sevil de sevme; ağlama ağlat. Yoksa zehrolur bu tatlı hayat.” diyor kısaca. Haa bir de “Para, para, para; varlığı bir dert, yokluğu yara…” demeyi de ihmal etmiyor. “Ahaa güzel bir hayat tecrübesi geliyor galiba” derken, ciddi bir hayal kırıklığına uğruyoruz. Sevgisiz büyümüş bir insan anca bu kadar öğüt verebilirdi zaten. Yargılamak kolaydır. Anlamaya çalışmak lazım. Onun da derin yaraları var. Şimdi nefret ediyor gibiyiz, ama bir gün kalbimiz ısınacak. Zerrin Tekindor dizi icabı bile olsa uzun süre kötü kalamaz. Onun o güzel ve asil yüzüne uygun değil çünkü.
Öğüt verme sırası babasına gelince biraz daha umutlandık. Daha kısa konuştu; ama dolu doluydu. Firuze için dönüm noktası oldu. O anda karar verdi artık onu ve cevapsız soruları düşünmemeye. Onunla ilgili her şeyi uzaklaştırdı evden. Artık yeni ve Ayaz’sız bir dönem başlamıştı. (Şimdilik!)
Firuze’nin babası Yaşar, Şantiye Şefi olarak sorumluluk almıştı ve şantiyede bazı güvenlik sorunları vardı. Birilerinin kafası yarılmadan önce önlem alınmalıydı. Aksi takdirde işin sonunda başı yanacak olan Yaşar’dı. Firuze bu durumu kendisine dert edindi ve bir dilekçe yazıp babasının eline tutuşturdu. Bilin bakalım çalıştıkları şirket hangi şirket? (İki sokaklı ve iki şirketli bir şehirde hangi cevabı duymayı bekliyorsunuz? Tabii ki de Demirkan Holding. Zalim İstanbul dizinde oynuyor olsalardı “Karaçay Holding” ile çalışıyor olurlardı. Her dizi kendine göre bir İstanbul…)
Ertan Demirkan geçici Şef Yaşar’ı beğenmedi tabii. Kılığını, kıyafetini fazla eski buldu. Kibir patlaması yaşandı bir anda. Öyle ki, onunla muhatap olmayı bile kendisine hakaret saydı. Acısını çıkarttı bütün bunların.
[/box]