[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Yaprak Dökümü tanıtımı
“Reşat Nuri Güntekin’in ölümsüz eserinden… “ diye başlamak istiyorum söze. Tıpkı Fikret’in bir aforizma ile hayat hikâyelerini anlatmaya başladığı gibi:
“Bir babanın çocuklarına bırakacağı en değerli miras, temiz bir isimdir!”
Fazlasıyla idealist bir baba (Ali Rıza), en az onun kadar idealist olan ve babasına fazlasıyla düşkün olan evin en büyük kızı Fikret bu dizinin temel taşları aslında. Diğerleri ise… Aman işte sıradan insanlar onlar da… Diziyi izlerken belki de masum bulacağınız tek bir karakter bile olmayacaktır.
Bazılarına çok kızacaksınız, bazılarına daha az… Bazısına ilk izlediğinizde çok hak vereceksiniz, ama dizi ilerledikçe daha önce hak vermemiş olduklarınıza da hak verebileceksiniz. Hatta diziyi bitirip de tekrardan dönüp izlediğinizde daha önce hak verdiklerinizin ne kadar haksız olduğunu göreceksiniz. Neyse daha fazla kafanız karışmadan dizideki karakterleri tanıyalım.
(Dikkat! Tanıtımlar ağır spoiler içerir. Daha önce izlememiş olup sadece karakterler hakkında üstünkörü bilgi edinmek isteyenler okumaya bu sayfadan başlamasın, yaprak dökümü 1. Bölüm 1. kısım yorumu sayfasından devam etsin.)
[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Ali Rıza Tekin
İdealist baba! Hatta ideal baba da diyebiliriz. O ki asla yanlış yapmaz, o ki asla gardını düşünmez, ciddiyetini bozmaz, hiçbir koşul onu doğru yoldan ayırmaz. Hatta sırf adına leke gelmesin diye hiç suçu olmadığı halde koskoca kaymakamlığı bile terk etmiştir. (Yaprak dökümü 1. bölüm 1. kısım yorumu onun kaymakamlıktan neden ayrıldığını anlatıyor.)
Öyle de gururludur yani. Karısına kafayı yedirecek kadar dürüsttür. Dürüstün örekesidir, kırmızı çizgileri vardır ama onun bir de yumuşacık sevgi dolu bir kalbi vardır. Evlatlarının yoluna kaç tane kırmızı çizgiye daksil çekmiştir bilinmez.
[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Hayriye Tekin
Ali Rıza’nın karısıdır kendisi. Ali Rıza ne kadar idealistse, Hayriye hanım da bir o kadar idealist değildir. O da ister her zaman şerefle namusla yaşamayı elbet, ama işler değişince de adapte olması Ali Rıza’dan kolaydır. Hele ki işin içinde daha fazla para, hizmetçiler ve konfor varsa, adeta adaptasyon kasar.
Hayriye Hanım, Ali Rıza gurur ve kibirde ölçüyü aşınca onu biraz törpüler. Eğer Ali Rıza Hayriye ile evlenmeseydi kesinlikle bir gün gururdan ölebilirdi. Ama evlendiği için en sonunda aile dramından öldü. Her neyse!
[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Fikret Tekin
İlk izlediğimizde “Kızın adı neden Fikret?” diye düşünmüşüzdür toplu olarak, ama bu isme alışmamız çok uzun sürmedi. Çünkü alışmamız gereken daha çok skandal olacak ve bütün bunlar peş peşe gelecekti. Haliyle unuttuk “Neden Fikret?” sorusunu.
Babası kadar idealisttir Fikret. Hatta sırf babasının başı öne eğilmesin diye devleti dolandıran nişanlısından bile ayrılır. Ne büyük bir fedakarlık (!) Oysa mutlu olabilirlerdi hayat boyunca. Hayat boyu fedakarlık yaptı Fikret. Yemedi yedirdi, giymedi giydirdi, temizletmedi temizledi, okumadı okuttu, büyüttürmedi büyüttü…
Ailenin hizmet yoluna harcanan kızıydı. Kültürlüydü ama tahsili ve kariyeri yoktu. Bu yüzden adam yerine konmuyordu ve zaman zaman dalgaya alınıp deli yerine bile konuluyordu. İşte bu aşırı fedakarlık yapmanın hazin sonuydu. Oysa Fikret’i bıraksalar dünyaca ünlü bir profesör olabilirdi. Çünkü zekiydi, hayatı okumayı biliyor ve ideallerini hep koruyordu. Kardeşleri gibi bir şehvet uğruna geleceklerini ve ailelerini satmıyordu. Ama neyse ki Ali Rıza Fikret’inin kıymetini biliyor. Onu bir hazine gibi görüyor. Diğerleri görmese de olur.
[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Şevket Tekin
Tekin ailesinin tek oğlu… Korumacı, babasına değer veren ve onun yükünü almaya çalışan iyi niyetli gariban bir adam. Evinden işine, işinden evine gidip gelir, arada kardeşlerine harçlık verir. Onun tek hatası evleneceği kişiyi doğru seçememek ve her konuda hızlı karar vermek olmuştur. Bir de iki çift lafla gaza gelmek gibi kötü bir özelliği de vardır. Bu özelliği yüzünden Tekin ailesi dizinin başından son bölümüne kadar çok çile çeker.
[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Leyla Tekin
Tekin ailesinin idealist aile olmaktan çıkmasına sebep olan ikinci karın sancısıdır. Anlatılacak pek bir özelliği yoktur. Hava civa bir tiptir. Arada vicdan kalbine uğrar, ama genelde nefsi kazanır. Karşıdan bir adam gelse “Anammm şuna baakk çook yakışıklı!” diye bir çıkış yapabilecek, ayran gönüllü, sağın solun sahip olduğu şeyleri kıskanan, elindekilerle hava atmayı seven kezban bir tiptir denilebilir.
Biri hata yaptığında çok kızar, onu aşağılar ama daha sonra aynı hataları kendi de yapar. Tabi yaparken pişmanlık da duyar yani şimdi hakkını da yemeyelim kızın. O kadar da şey değil. Hatalarından ders almayı pek bilmez sadece. Aynı çukura yeniden düşme konusunda uzmandır. Belalar kendi isteğiyle Leyla’yı terk etmedikçe Leyla asla belayı terk etmez. Hazırdaki huzurunu bozmaktan, aksiyon-gerilim yaşamaktan ve pembe montundan vazgeçemez.
[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Necla Tekin
Bu arkadaşımız da nefsi vicdanına galip gelenlerden olsa da Leyla kadar zayıf karakterli değildir. Bazen güçlü olamasa bile güçlü rolü yapmayı iyi kıvırır. İşinin hakkını verir. Gelgitleri yoktur. Bir şeye karar verdiyse genelde onu yapar. Karar verdiği yolu tüketmeden geri adım atmaz. Psikolojisini devamlı sağlam tutar. Fırsatları değerlendirmeyi, zamanı doğru kullanmayı bilir.
Necla’yı bitiren tek bir hatası olmuştur. O hata ise dizi boyunca unutulmaz ve arada sırada yüzüne çarpılır. Buna rağmen yaşamaktan ve ileriye doğru adım atmaktan vazgeçmemiştir. Melankoli yapmayı, zayıf durmayı sevmez. Kompleksleri yoktur. Bir şeyin geride kalması gerekiyorsa onu geride bırakmayı bilir. Leyla gibi sürekli dönüp dönüp ardına bakmaz.
[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Ayşe Tekin
Evin en küçük kızıdır. Ortalıkta dolanıp durur, arada sofrada pot kırıp milletin birbirine gergin gergin bakmasına sebep olur. Sorduğu sorular genelde en sorulmaması gereken sorulardır. “Fikret abla, evde kalmış ne demek? Hep sana öyle söylüyorlar da…” gibi… Kız ne yapsın, ailesinde skandal bitmiyor ki? “Anne karnım acıktı.” dese Ali Rıza bu lafın altında bir şey arayıp “Sen ne demek istiyorsun, bildiğin bir şey varsa söyle?” diyecek neredeyse.
Ayşe de babasına çok düşkündür ve onu herkesten korumak ister. Büyüyünce muhtemelen Fikret’in dünyaca ünlü profesör olmuş versiyonu olacaktır. Tabi ailede skandallar böyle devam ederse kızcağız en fazla dünyaca ünlü bir filozof olabilir. Ya da ev hanımı…
[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Ferhunde Tekin
Şevket’in yanlış seçimi… Yani en azından Tekin ailesi topyekûn öyle düşünüyor. Aslında eğlenceli, kafa bir kadındır. Her kadın kadar kıskançtır aslında, ama kadının damarına damarına basarlar. Haliyle krize girer. Bir laf söyler ucu nereye gider belli değil. Olmayandan kuşku yaptığı sanılır; ancak aslında kuşku duyduğu her konuda ilerdeki bölümlerde haklı çıkar. Gezmeyi, dolaşmayı, gece kulüplerinde takılmayı, alışveriş yapmayı, güzel restoranlarda yemek yemeyi çok sever.
Aslında parayı ve konforu sever ve hayat boyu bunu umut eder. Kendi başına büyümüş bir kızdır. Aile özlemi duyar, ancak bir ailede nasıl var olacağını, nasıl davranacağını, haddini hududunu bilemez. Bu da Tekin ailesinde çok fazla fırtına kopmasına sebep olacaktır. Ama Tekin ailesi az birazcık eğlenceli bir aile olsaydı çoğu sorunlar yaşanmayacaktı. Kadıncağız evin içinde iki lafın belini de kıramayacak mı canım!
[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Sedef
Soyadını hiç fark etmediğim için yazamadım. Muhtemelen mankenlik ajansı sahnesinde bir soyadı biçmişlerdir diye düşünüyorum. Ayrıca Tekin ailesi tüm ihtişamı, şerefi, namusu ve gururu ile dururken diğer ailelerin soylarının soplarının ne kıymeti var! Hem zaten Tekin ailesi giren çıkan herkesi kolay kolay beğenmez, illa her birine bir kulp bulur. Sedef bu kulplardan nasibini almamıştı tabi en başta.
İyi, sevimli kendi halinde, annesiyle yaşayan gariban bir kızdı sadece. Ama önemsiz gibi görülen küçük bir hata yaptı ve Tekin ailesinin uydum akıllı kızları bu kıvılcımı orman yangınına dönüştürünce Sedef de Hayriye’nin elinden kendi kulpunu altın tepsiyle almış bulundu. Kız ne yapsın. Nerden bilsin bu görgü ve gurur kasıntısı ailedeki iki tane kızın aslında erkek düşkünü birer kezban olduklarını…
Çok büyütmüş gözünde belli ki. Sedef dizinin başından beridir tek bir adamı sevdi o da Şevket. Neme lazım o da gitti Ferhunde ile evlendi. Ama Sedef onu öyle çok seviyordu ki, yıllarca onun hapisten çıkmasını bekledikten sonra gitti ve başkasıyla kınalı, düğünlü, çeyizli evlendi… Allah herkese böyle aşk nasip etsin. Amin!
[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Neyyir Hanım
Sedef’in annesi. Dizideki tek aklı başında olan kadındır. “Ali Rıza Bey ile neden bu kadın evlenmemiş ki?” dedirten dürüstlük abidesi biridir. (Hayriye duymasın, alır ayağının altına!) Dedikodudan hiç hoşlanmaz. Hem iyi gün hem de kötü gün dostudur.
Normal günlerde de dosttur. Her şekilde dosttur kısacası. Bir insanın başına gelebilecek en mükemmel komşudur. Neyyir Hanımların lütfen değerini bilelim, onları üzmeyelim!
[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Oğuz
Tekin ailesinin kara belasıdır. Sanki birisi Tekin ailesine “Allah belanızı versin!” demiş Allah da onlara Oğuz’u vermiş gibi. Öyle bir bela… Bir de sanki o suçları işleyen o çirkinlikleri yapan kendisi değilmiş gibi öyle bir duruşu var ki, sanırsın İstanbul’un en saygın beyefendisi! Tam bir kadın düşkünü…
Ölçüsü de yok, o an kim kafese girmişse artık. Bakışları, ses tonu çok insancıl olsa da kişiliği oldukça zehirli… Eğer Oğuz belasına bulaştıysanız yapacağınız tek bir şey vardır, o da fazla çırpınmamak. En azından batışınızı geciktirirsiniz.
[/box]