[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Paylaşılamayan kız: Cemre!
Cenk nihayet en dipten itibaren çalışma hayatına başladı. En dipten dediysem hademe olarak değil elbette. Klozet yıkarken hayal edebiliyor musunuz gerçekten Cenk’i? Evet ben de dahil pek çok kişi onu o halde görme hazzını yaşamak isterdi; ama o kadar da değil. Muhasebeden başlıyoruz işlere. Para akışlarının çetelesini tutsun da bu işler nasıl dönüyor, para nasıl kazanılıyor, nerelere hesaplar veriliyor, nerelere ekstradan ödemeler yapılıyor, nerelere ne kadar vergi veriliyor hepsini öğrensin de gece kulüplerinde tek seferde harcadığı iki asgari ücretin değerini bilsin. Bilsin de… Evdeki şu Nedim işleri akışı epey bir bozuyor. Şeniz kurtlusu yerinde durabilse her şey düzelecek ama durmuyor. Lanet olmayasıca karı zamanında odasının kapısını kilitlemiş olsaydı biz bu kadar sorun izlemeyecektik. (Evet biliyorum iyice saçmalamaya başladım.)
Tepeden aşağıya çocuğu atan Cenk olduğu halde, anasından daha vicdanlı. En azından yaptıklarından dolayı azap duyuyor, depresyona giriyor. Gece gündüz o günü düşünüp huzursuz oluyor. Buralardan da anlıyoruz ki bu adam aslında zibidi falan değil. Gayet hassas ruhlu bir adam… Tabi harcadığı onca kadın aklımıza geldiğinde pek de iyi şeyler düşünemiyoruz; ama yine de şans verelim şu velede. Adam olacak gibi görünüyor. Azıcık korkak davranmasa sorun çözülecek. Ama anası Şeniz yok muuu? O Şam şeytanı iflah olmaz! Tam bir soğukkanlılıkla her türlü pisliği yapıyor. Herhangi bir konu kendi evlatlarına ya da kendi canına dayanmadıkça hiç kimse ya da hiçbir şeyi düşünmez o. Ama Cenk anladı tüm olanları. Anasının ilaçları değiştirdiğini hemen oracıkta keşfetti. Gidip hesap sordu ama nafile. Hatunun cevapları hazır, çok da ikna edici… Ama bir hayatın içine etmek için yeterince iyi sebepler değil. Nedim her şeyi hatırlayınca en fazla öldüresiye döver adamı. O da eğer başka bir ülkeye kaçarsa bu konu çözülür. Yeter ki iyileşsin şu adam, öyle değil mi? Emin olun Cemre’yi bulmasına vesile olduğunuz için size teşekkür bile eder. Yeter ki bir bırakaydınız da iyileşeydi zavallım… Ama Şeniz’in derdi başka. Belki Cenk’e bunu anlatsa, Nedim’i komaya soktuğu için anasına hak verebilirdi; ama izin vermezdi yine de o ayrı. Belki annelikten reddederdi. Dizilerde ana-baba reddetmek en basit iş. Kredi kartlarından, ortak hesaplardan vazgeçmek de öyle… Kaç tane öyle izledik, zengin olacağını sanarak sevinen esas kız ve sırf babasına inat mal varlığını geride bırakıp esas kızın Gucci marka çanta hayallerinin içine eden esas oğlan çeşnilerini…
Nedim’e doktoru psikolojik travma teşhisi koydu komalık hali için. Dizi doktoru da anca bu kadar teşhis edebilirdi zaten durumu… Sonuçta senaristler tıp fakültesi okumuyor, birkaç terim bilir gerisini bilemez, normal… Her neyse bu tip şeyleri de görmezden geliyoruz diğer dizilerde görmezden geldiğimiz gibi. Üç maymunu oynuyoruz. Seher de hesap sorma moduna girdi yine (sanki sonuç alabilecekmiş gibi), tabi Ceren yine tüm küstahlığı ile zeytinyağı gibi üste çıkıyor. Ama Seher yemedi, aksine beşkardeşi Ceren’e yedirdi. “Sen mışıl mışıl uyurken ben defalarca Cenk Karaçay’ın koynuna girdim.” ne demektir ya! Yuh! İnsan bunu anasına şakayla bile söylemez. Böyle bir şey senaryo olsa, anasına bu repliği okuyamaz. Bu ne yırtılmışlıktır Ya Rabbim! Yazmışlar; yazmışlar da fazla ayarsız yazmışlar. Bir annenin deli ama hâlâ bakire olan kızı en fazla ne kadar sıyrılmış davranabilir bilemem ama bu kadar olamayacağı kesin. Ya da henüz ben karşılaşmadım böyle bir hadsizlik ve ayarsızlıkla. (Bakire dediysem, Cenk ile birlikte olmaya başlamadığı zamanları kastediyorum.) Neyse ki Karaçay ailesine öyle çok da acımıyorum. Acıdığım tek bir kişi varsa o da Nedim. Gerisi yesin birbirini…
Ceren maalesef fasulye kartını yanlış zamanda kullandı. (Maalesef dediysem Ceren açısından yani, benim açımdan hiç sorun yok. Zaten bana soran da yok o ayrı.) Şeniz’in elinde heba olacak o fasulyecik. Araya gideceksin kız! O değil de senin Cenk, kendi başını derde sokma peşinde. Fasulyenle bir başına dul da kalacaksın gibi görünüyor. Bahtsız bedevi seni… Pek de kurnaz olmadığın elindeki en önemli kartı Şeniz’e açmanla anlaşıldı. Sen sadece hadsizlik ölçüsünde cesursun. Ama iyi anlamda değil. Olabildiğince kötü anlamda… Hem de her açıdan kötü.
Dizinin en can alıcı olan son sahnesinde Cenk elindeki silahı Nedim’in başına dayar. Hepimiz de biliyoruz ki o silah patlamayacak. Şimdi arkanıza yaslanın ve patlamış mısırlarınızı yemeye devam edin, izlediğiniz başka dizi varsa ona geçiş yapabilirsiniz.
Zalim İstanbul 5. bölüm 6. kısım izle
[/box]