[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Cenk ve Agah’da mezar başı muhabbeti!
Cenk, Cemre ile Nedim’in kaçmalarına izin veren ve Agah onları bulmasın diye hedef şaşırtma oyunu oynayan Şahin’i kulağından tutup getirdi Agah’ın yanına. Ama Cenk’in her atılımında olduğu gibi bu atılımı da yarım kaldı. Çünkü babasının mezar başında ağlayıp, akabinde kafayı sıyırması durumu ile ilgilenmek zorunda kaldı. Aslında Cenk her defasında cesaretini toplayıp durumu anlatmak istedi, ama etrafındaki mallar hiç rahat durmadığı ve ortalığı karıştırdığı için gerçekleri bir türlü itiraf edemedi. İşin sonunda korkak diye suçlanan da kendisi oldu. Onca şeyi anlatabilmek kolaydı sanki. Hele ki “Nedim” diye diye kafayı sıyırma noktasına gelen aciz bir baba varken bu itirafı yapmak çok daha zor.
Neriman ile Seher’in sürtüşmelerini izlemeden önce seyircilere bir uyarı geçmem gerekiyor. Eğer bir sinir ya da kalp hastalığınız varsa mümkünse hiç bulaşmayın. Kullandığınız haplarınız varsa dizi başlamadan önce mutlaka almış olun. Sisteminiz sağlamsa ve sağlam kalmasını istiyorsanız, çabuk yaşlanma ve erken menopoz gibi hazin durumları yaşamak istemiyorsanız bu diziye hiç başlamayın. Ben ettim siz etmeyin! Zira Neriman’ın küstahlığı ve Seher’in ezikliği çekilir cinsten değil. Seher de diline dolamış “sen işledin çocuklarımı” sözünü. Yahu evet işlemiş! İşlemiş de, kadın bütün bunlardan dolayı pişman değil, kendini haklı görüyor… Bu durumda onun suçlarının ne olduğunun ne önemi var? Olan şeyleri söyleyip duran ve sadece sızlanmayı bilen insanlardan oldum olası nefret etmişimdir. Çözüm üret ya da terk edip git, gereksiz laf yapma Seher!
Cenk ve Agah başka yer yokmuş gibi Karaçay’ların yedi sülalesinin mezarında dertleşmeye başladılar. Sanırım mezar onlara ölümü ve hesap gününü hatırlatmış olacak ki kalpler çözüldü inceden. Çok uzun bir sohbet dinledik ve dinlediler. (Tüm mezar halkı) Ziyarete gelsinler diye beklediklerine pişman ettiler ölüleri. Fatiha beklerken dünyalık dert dinlediler. Yani hiç ihtiyaçları olmayan şeyleri… Cenk de yine anasının marifetlerini ötecekken bu kez de Agah eski fakir günlerinin konusunu açarak susturdu Cenk’i. Sohbete iyi alıştı Agah susmak bilmedi mezarların başında, eziyet etti ruhlara. O kadar lafı saydırıp duygu sömürüleri yaptıktan sonra da “Eee annem dediydin?” diyor. Duygusal Cenk şimdi nasıl ötsün gerçekleri? Sonra vay efendim niye sakladın, niye daha önce söylemedin, yıllarca beni niye kandırdın, Şahin’i niye arabaya kitledin, bla bla bla… Çocuğa kimse fırsat vermiyor ki…
Bu bölümde en çok Şahin’e üzüldüm. Kimin emrine itaat edeceğini bilemiyor. Agah’a itaat etse Şeniz darılıyor, Şeniz’e itaat etse Agah darılıyor. Ama Cenk bu oyunu bozdu:
“Anamın korkusuna babamı harcadın, şimdi de koca k*çının korkusuna da anamı harcayacaksın!” diyor bitiriyor mevzuyu. Şimdi Şeniz ile Şahin düşünsün.
Sosyopat ve psikopatlarla uğraşmaktan kendilerini unuttuk ama bu dizide “Civan” ve “Damla” isimlerinde iki karakter daha var; bilmem hatırladınız mı? Bazen senarist bile unutuyor onları size suç bulamam ki. Civan zorlama şoförlük yapıyor Damla’ya. Aslında çok da zorlama değil. Azıcık kafasını toparlasa bırak şoförlüğü kur bile yapar kıza, ama kafa yerinde değil. Hemen sağa bir yere çekiyor arabayı “kafa toparlama seansı” adı altında. Bulmuş iyi kalpli Damla’sını nazlar yapıp duruyor. Başkası olsa yer mi bu davranışlar? İki saati doldurmadan kovulur köşkten. Damla da baktı dramlar devam ediyor, yolda kalmamak için gidiveriyor yanına teselli etmek için. İki de çay söylüyor. Başlatıyor muhabbeti. Tabi güzel ve huzurlu şeyler kısa sürüyor; hemen geçip gidiyor ve Cemre nemrutuna geçiş yapıyor sahne. Simit alacak paraları bile kalmamışken baştan sona yeniliyorlar kıyafetleri. Eğlenceli bir sahneydi; ama şahsen benim için öyle değildi. Benim gibi sürekli “sonra ne olacak” diye düşünen birisi için bu atılım fazla cesaret gerektiren bir atılım oldu. Zaten hangisi cesaret ürünü değil ki? Ama hepsi deli cesareti. Mantıklı değil. Zaten bu mantıkla çözülmeye çalışılan matematik problemi ya sonuca ulaşmaz ya da yanlış sonuç verir. Öyle de olacak önünde sonunda.
Seher zır zır ağlıyor, Ceren de zır zır ağlayıp Seher’i annelikten reddedip duruyor, Neriman soldan yaklaşan şeytan gibi devamlı Ceren’in tepesinde fitir fitir fitliyor… Cemre ile Nedim’in keyfi yerinde ama… Bulmuşlar bir kamp alanı; karınları aç, ama şarkı türkü eğleniyorlar. Kamptakilere de kabul ettirdiler kendilerini. En azından o gece karınları da doyar, rahat rahat yatarlar da. Çok sevinçliler, anı yaşıyorlar; ama ben hiç öyle olamıyorum. “Ya sonra” deyip duruyorum. Bari dizi izlerken yapma şunu kendine diyorum; ama elimde değil, can çıkar huy çıkmaz.
Bu bölümün en sevimli kısmı Damla ile Civan oldu; ama dediğim gibi, güzel şeyler kısa sürer..
Zalim İstanbul 10. bölüm 3. kısım izle
[/box]