[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Firuze ve bir garip ailesi!
“Gözleri kime çekmiş acaba?” diye düşündüren iki güzel kız kardeş, kıro bir abi ve erkek çocuk delisi bir anne görüyoruz ilk sahnede. Büyük kız Firuze belli ki Mimarlık bitirmeye çalışıyor ve proje hazırlamış. En azından kızın Mimarlık okumasına yetecek kadar yontulmuş olduğunu anladık bu ana ve oğulun. Buna da şükür. Sabahlamış kızcağız projeyi bitirmek için. Buna değmiş; ama evdekilere değmemiş. Evdeki vizyonsuzlar için bu proje resim ödevi gibi bir şey. Gereksiz yani. Pişirdikleri sucuğu bile ayırmayı gereksiz görmüşler. Ama belli ki baş rol kızımız Firuze çok iyi niyetli birisi ve hayata olumlu yanından bakmayı seviyor. Bu güzel! Aksi halde “Üniversite-Mimarlık” aşamasına gelebilmesi imkânsız olurdu.
Firuze’nin abisi Faruk ise bir benzincide pompacı olarak çalışıyor. Amacı ise pompacılıktan kurtulup kasaya terfi etmek. Mazot kokusuna kıl oluyor çünkü. Obsesif kompulsif, aynı zamanda psikoz nevrozları geçiren birisi olduğunu düşünüyorum kendisinin. Ailenin sıkıntılı, atarlı giderli, her şeyi çok iyi bildiğini zanneden, cahil ve öküz oğlu… (Çok hakaret ettim ama maalesef gördüğüm sahne öfkelenmeme yetti.)
Firuze, sen git o kadar da gerekli olmadığı halde elindeki tüm parayı kız kardeşine ver; sonra da namertten aman dile. (Ana müsveddesi ve kıro abisinden bahsediyorum.) Anası para lafını duyunca otobüse atlayıp kaçıverdi zaten. Abisi de düşene bir tekme daha vurdu, akıl dağıttı. Sonuç itibari ile ikisi de para mara vermedi. Hepimizin yüreğine oturdu bu sahne. Neyse ki kızın babası cebine 50 TL kondurmuş. Projeyi ucu ucuna yetiştirdi okula. Bu arada part time iş ararken de hayatının aşkıyla karşılaştı tabi. (Şanslı velet… Ya da şanssız mı deseydim?) Kız full makyajsız bir şekilde, küçük bir bakışıyla aldı aklını çocuğun. Onunla aynı sınıfta olabilmek için bölüm derslerini bile değiştirdi adam. Değiştirirken de “staj dosyasını” getirmelerini söylediler. Bu genç çocuk dosyalarını almaya giderken aslında kaderine gidiyordu, farkında değildi. Kara kaderine…
Demirkan Holding’den staj dosyasını almaya gitmişti Ayaz. Bu arada Holdingin sahibi ve kız kardeşi hakkında da birkaç fikir edindik. Abisi (Ertan Demirkan) malum, holding kurabildiğine göre iyi işler çıkarmış olan beyni dolu bir adam. Kız kardeşi (Berrak Demirkan) ise çektiği gereksiz video ve selfielerden beğeni ve yorum almayı bekleyen boş beleş bir kezban. Bir de evli adamlarla takılmış sürtük. Abisine telefon gelince öğrenmiş olduk. Fotoğraflı ispatları bile var. Deliye döndü adam. Hemen odaya kapatıp hesap sordu. Bir de utanmadan abisine “Öncesi ya da sonrası yoktu. Bir anlık bir histi.” falan demez mi? Çıldırdı adam! “Evli adamlarla olmaz!” dedi. Ve elindeki tüm iletişim imkanlarını orada alıverdi. “Evine götürün bu kaşarı!” diye şoförüne telefon açtı hemen. Berrak abisine kızınca ortalığı dağıttı “Sen de babam gibisin!” deyiverdi. Eğer babası da böyleyse aferin ona. Ne yapmasını bekliyordun ki, “takıl bacım istediğinle takıl, evli adamlarla düş kalk” mı deseydi? Muhtemelen “baba” bir anahtar kelimeydi. Babalarıyla ilgili büyük bir mevzu var belli ki. O cümleden sonra Ertan yelkenleri suya indirir zannettik ama kızı bir kez daha kolundan tutup “Evli adamlarla takılmaya devam edersen, işte o an babayı görürsün sen!” dedi ve gönderdi kızı.
Daha haddini yeterince bilememişken kazadan döndü Berrak. Kurtaran da Ayaz oldu onu. Abisi hemen yelkenleri suya indirdi tabi. Ne vardı azıcık dersini alsaydı?
Ayaz da Firuze ile aynı maddi imkanlara sahip. (Bu sevindirici.) Ama manevi imkanlar konusunda ciddi farklılıklar var. Ayaz ailesinde sevilen, sayılan birisi. Huzurlu bir ortamı var. (Barbar babası aileye dahil olmadığı sürece…) Ama Firuze kendi öz evinde besleme muamelesi görüyor. İşin garip yanı, süregelen haksızlıklara hiç baş kaldırmıyor. O evde neden bu kadar vasıfsız ve silik olduğunu anlayamıyoruz.
Berrak, kahramanı Ayaz’a kafayı takmış durumda. Pahalı hediyeler göndermiş evine kadar. Adresten çocuğun “fakir” olduğunu tahmin edebilmiş midir bilemiyorum. Onda bu mukayeseyi yapabilecek bir kafa olduğunu zannetmiyorum. Ama Ayaz’da da kafa yokmuş. Anladık, hediyeyi kabul etmedin. Bari hediyeyi geri iade etmek için ne diye paragöz kardeşini devreye sokuyorsun ki? İşleri karıştırdı, daha da bela etti kızı senin başına.
Firuze ve Ayaz arasındaki tatlı flörtleşmeler izlemeye değer kesinlikle. Türk dizilerindeki romantik sahneler bana son derece gerçek dışı ve bayık gelir. Ama burada gerçekten mütevazi ve nokta atışı romantizm söz konusu. Son derece etkileyici. Firuze bu flörtleşme çabalarına karşılık vermeye başladı nihayet. Ne güzel okuyup gidiyordu. Şimdi aşk belasına düştü, bakalım nasıl sürdürecek dersleri bu aşk yüküyle, göreceğiz.
[/box]