Doğru kadını buldum mu?
Okul bitti, iş bulundu, birkaç maaş alındı derken, anneniz olsun, etraftaki teyzeler olsun sizi baş göz etme derdine düştü bile. Ama endişelisiniz. Çünkü evlilik denilen şey, ha deyince yüklenilebilecek bir sorumluluk değil. İnsan doğru kişiyi bulduğundan emin olmak istiyor. Teyzeler, anneler desen kendilerine uygun gelin adayını bulacaklardır. İyi pilav ve iyi kısır yapıp, eşantiyon olarak iyi hizmet edeninden… Elbette sizin hayalinizdeki kadın, etrafınızdaki kadınlara hizmet eden bir tip olmak zorunda değil. (Ya da belki tam da öyle olmasını istiyorsunuz kim bilir?) Herkesin kendisine göre idealleri var ve herkesin kendi doğruları var. Yine de bazı şeyler vardır ki her türlü ilişkide temel taşları oluşturur. “Doğru kadını buldum mu?” sorusunun cevaplarını da çivi çiviyi söker mantığıyla yola çıkarak, başka sorularla açıklığa kavuşturacağız.
Onun değişmesi gerektiğini düşünüyor musun?
Cevap “Evet” ise karşınızdaki doğru kadın olmayabilir. En azından sizin için… Üzerinde mini etek gördüğünüz bir kadınla ilişki başlatıp sonra da “ben onu değiştiririm” mantığıyla kadını çarşaflara sarmaya çalışırsanız muhtemelen hedefinize ulaşamazsınız. Zorla değiştirdiğiniz bir kadın mutlu olmayacaktır. Mutlu olmayan bir kadın mutlu da edemez. Yani o ilişki çöp. Kendinizi kaptırmadan önce oturun bir düşünün “Ben bu kadınla bir ömür geçirebilir miyim?” diye…
Onu fiziksel olarak beğeniyor musun?
Ya da o seni yeterince beğeniyor mu? Eğer beğeniyorsanız doğru yoldasınız. Çünkü ilişki denilen şey beğeniyle başlamak zorundadır. Belki gördüğünüz anda beğendiniz, belki de tanıdıkça sonradan… Ama mutlaka beğeniyor olmanız şart. Aksi halde ilişkinizin yokuşlu yollarında kusur saydığınız bu durumlar gözünüze batacak ve sizi nefessiz bırakacaktır. Örneğin siz sarışın kadınlardan hoşlanıyorsunuz ve esmer birisine tahammülünüz yok. Sırf o kadın çok iyi birisi diye ya da o üzülmesin diye bir ilişki başlatırsanız, işin sonunda hem siz üzülürsünüz hem de onu üzersiniz. Bu iş, hatır gönül için yürütülebilecek bir iş değildir. Kendinize kanka değil eş seçiyorsunuz. Sonuçta hayatınızı etkileyecek bir durum. Aklınızı başınıza devşirin! Bu konuda açık yürekli olmanız çok önemli.
Sana karşı yeterince ilgili mi?
Evlenmek ya da ciddi bir ilişki başlatmak için yeterli olgunluğa gelmiş olan bir erkek, bir kadının kendisine karşı ilgili davranıp davranmadığını kolayca anlayabilir. (Yani bi zahmet!) Bazı erkekler bunu anlamakta zorlanır; çünkü kıvrak düşünme yetenekleri yoktur. Reddetmeleri “naz” gibi algılayan ve kene gibi yapışan tacizci bir erkek olmaktan vazgeçin! Kadınlar eğer beğeniyorlarsa sizi bu kadar itmezler. Şayet öyle yapıyorlarsa bile sizin böylesine dengesiz birisiyle olmamanız gerekir. İlgisini belli eden açık yürekli bir kadınla ilişki sürdürmek varken, ne istediği belli olmayan şımarık bir kadınla köşe kapmaca oynamanın hiçbir anlamı yok.
Duygusal reaksiyonları rahatsız edici mi?
Örneğin evde annesine atarlanınca gelip tüm hırsını sizden ya da iş arkadaşlarından çıkarıyor mu? Bu önemli bir konu. Eğer bir kadın, sizinle ilgili olmayan bir meselenin sonuçlarını size yaşatıyorsa o kadından koşarak uzaklaşmanız gerekir. Aksi halde ilişkide “erkek” olarak değil “kum torbası” olarak görev yaparsınız.
Kadınlar erkeklere göre her zaman daha yoğun duygular yaşarlar. Bu tolere edilebilir. Ancak en küçük olayda göze batar ölçüde tepkiler veriyorsa ve hemen “arabesk mod” vaziyetine geçiyorsa, bu hatun için yapacak fazla bir şey yoktur. Anası babası değilsiniz ki her koşulda yanında olasınız. Kendi problemleriyle, stresleriyle ve travmalarıyla başa çıkamayan birisi, bu ilişkiyle nasıl başa çıkabilecek? Yengeç gibi yandan yandan, sezdirmeden çıkıp kapıyı dışarıdan kapatın bence. Bedava terapistlik yapmaya gelmediniz bu dünyaya.
Sadakati ve vefası var mı?
Bu iki erdemin varlığını keşfetmek için illa ki bir ilişki başlatmış olmanız gerekmez. Birazcık gözlem yaparak da bu kadının nasıl bir tutumu olduğunu anlayabilmeniz mümkün. Örneğin aynı ortamda çalışıyorsanız, çaktırmadan iş arkadaşlarınızın ağzını arayabilirsiniz; ya da aklınızdaki kadının çevresindeki insanlara nasıl davrandığını, hastalıkta, müjdeli günlerde ya da özel günlerde neler yaptığını gözlemleyebilirsiniz. Verdiği sözleri ne derece tuttuğu, yüzlerine güldüğü iş arkadaşlarının arkasından neler konuştuğu da önemli faktörler. Güvenilirliği belirler böyle şeyler.
Sadakatini ise mesafesinden anlayabilirsiniz. Her fırsatta erkek iş arkadaşlarının masasının üzerine oturan, herkese işveli cilveli konuşan, kanka ayağıyla gördüğü her erkeğe sarılabilen bir kadın tipi, muhtemelen sadakat konusunda size büyük sorunlar yaşatacaktır. O kendine göre “sadık” olduğunu düşünse bile, bu yaptığı hareketler sizi rahatsız edecek, milletin gözünde gülünç duruma düşürecektir. Bu yüzden dertsiz başınıza dert almanın bir anlamı yok.
Kendisine önem veriyor mu?
Bu olumsuz bir durum değil. Kendisine önem vermeyen bir insanın başkasına da hayrı olmaz çünkü. Kendisine önem veren kadın kendine yeter bir kadın olmuştur. Akıllı bir kadın sağlığına dikkat eder, kendi sağlığını riske sokabilecek her şeyden kaçınır. Mutlu ve huzurlu bir ortam oluşturabilmek için var gücüyle çalışır, gereken tüm sorumlulukları alır. Mutluluğu kendi iç dünyasında arar, kimseyi bu konuda sömürmez. Ama maalesef bazı erkekler kendine muhtaç olan, kendisini duygusal açıdan sömüren kadınlara daha bağlı oluyorlar. İşte böyle erkekler de yetersizdir. Çünkü ancak zayıf bir kadının arkasını topladıkları zaman kendilerini güçlü hissederler. Kendilerini güçlü hissedecek başka bir artıları yoktur çünkü. Böyle erkekler güçlü ve kendine yetebilen kadınlara tahammül edemezler.
Senin için bir şeyler yapmaya çalışıyor mu?
Bazı kadınlar erkekler için bir şey yapmayı gurur meselesi haline getirirler. “Ben niye onları mutlu etmeye çalışıyorum, onlar beni mutlu etsin.” mantığıyla bakarlar olaya. Kadın haklarını savunacağım derken erkekleri bir “hiç” gibi algılamaya başlayan sorunlu beyinlerdir bunlar. Bu tip kadınlardan bir bardak su isteseniz bile vermez. Ama siz onların ayaklarını yıkama teklifinde bulunsanız seve seve kabul eder. Onun yediği yemeğin hesabını ödemeye kalkıştığınızda asla “hayır” demez. Hediye bekler; ama hediye almayı aklından hiç geçirmez. Çünkü kıymetli olan, hizmet görmeye hakkı olan, her şeyin en güzeline layık olan sadece kendisidir. Ve işin en güzel kısmı nedir bilir misiniz? Böylelerini terk etmek acayip zevkli olur.