[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Cemre ve Cenk arasındaki “alt dudak” muhabbeti!
Ceren ortalıktaki karışıklıktan istifade edip ekmeğinin peşine düştü. (Cenk’in peşine desek daha doğru olur.) Ama pek bir şey elde edemedi şimdilik. Hatta geriye sardı bile diyebiliriz. Elinde hamilelik testiyle öylece mal gibi kaldı ortada bir kez daha. Ablası kuma geldi başına. Öpüştüklerini öğrendi Cenk ile Cemre’nin. İntikam almak için Civan’ı kışkırtma yoluna gitti ama çağımızda namus bekçiliği namussuzluktan daha aşağılık bir kavram olduğu için bu pek de işe yarayacak değil. Kamu spotu izliyoruz bu kısımda. Kadınlar elin adamlarıyla istedikleri gibi öpüşebilir mi öpüşemez mi, bunu tartışıyoruz. Çeşitli pankartlar açtık:
“Dudak benim beden benim, kime ne?”
“Öpüştüysem öpüştüm, sana hesap mı verecem?”
“Sevişirim evlenmem, hamile kalırım doğurmam.”
benzeri şeyler. Bir de verilen öğütler de bir acayip,“Evlilik aslında o kadar da şart değil, yeter ki seviştiğin kişi sevdiğin kişi olsun.” şeklinde anlaşılabilecek potansiyelde olabilen bir ana kız konuşmasına şahit oluyoruz. Hem de Şeniz ile Damla arasında değil, Cemre ile Seher arasında. Sizce Antakya’nın bağrından kopup gelen bir ana, kızına böyle açık uçlu öğütler verir mi? Direkt “Evlenmeden olmaz kızım, vallahi almazlar seni.” der koyar. Yalan mı?
Her neyse, diziye dönelim. Kabullenişler çabuk oluyor. Civan desen hemen alevlenip olay çıkarma potansiyeline sahip. Hemen yürüyor kızın üstüne “öpüştün mü kokuştun mu” diye hesap soruyor, Cemre sırf onun bu çılgınca tepkisine inat, yapmadığı şeyleri yapmış gibi söylüyor. (İlk bölümde iki dudak birleşti ama Cemre karşılık vermedi, bu yüzden öpüşmüş sayılmazlar.) İki dakikada anlayışları değiştirmeye çalışan, milleti hemen oracıkta dize getireceğini düşünen aşırı küstah bir karakter Cemre. Kesinlikle sorunlu ve arıza bir tip… İnsanın başına her an sorun çıkarabilecek birisi. Tamamen anlık duygularıyla hareket ediyor ve akılcı bir yol izlemiyor. Sözlerinin hepsi haklı olsa bile bunu ifade ediş tarzı hoş değil. Neyse ki Cenk gelip Cemre’yi aklıyor da konu kapanıyor. Yoksa böyle gitseydi Cemre Civan’a inat, gece striptize çıktığını falan da söyleyebilirdi. O zaman bu saçmalıktan onu kimse kurtaramazdı.
Seher de ergenlikten çıkamamış çocuklarının ağızlarına göre veriyor belki de. Anlayışlı olmaya çalışıyor. Yoksa o da istemez kızlarının telli duvaklı gelin olmadan elin erkekleri ile düşüp kalkmalarını. Evlenmeden ilişki yaşamanın sonu yok ki. Seviyor beni dersin yarın sevmez. Ya da belki sen sevmemeye başlarsın. Evleneceğim der evlenmeyebilir. Ama gel de bunu çağın gençlerine anlat; her şeyin en doğrusunu bildiklerini sanan çocukları ile başka nasıl baş eder ki anaları? Mecburen açık uçlu konuşmaya çalışıyor, hem korumaya hem de ceylanı ürkütmemeye uğraşıyor garibim. Ama ekran başındakilerin çoğunun bu ayrıntıyı anlayabileceğini sanmıyorum. Bak Ceren’e, evlenmeden sevişti de ne oldu? Anca böyle bebeğinin babasının arabasını kovalayıp yerlerde sürünür, “Allah belanı versin!” falan der. Bir test kitinden medet umar işte çaresizce.
Agah ise öpüşme itirafını sindirmeye çalışıyor. Oğlunun eskilerini yeğeni Nedim’e kakalamaya çalışıyor gibi hissediyor kendisini çünkü. (Tabi ki de ben böyle düşünmüyorum. Ama Agah’ın hareketleri buna işaret ediyor.) Cenk de Cemre’nin neden Agah’ın gözünde bu kadar değerli olduğunu öğrenmeye çalışıyor. “Sen sırrı söyle ben gerçekleri!” diyor kısaca…
Seher’in kurduğu cümleler genellikle doğru. Eksik yanları olsa bile çoğu doğru. Örneğin şu söze çok katıldım:
“Sırf sen erkek çocuğusun onlar da kız çocuğu diye ağzına geldiği gibi konuşamazsın.”
Kızıyla konuşmasında geçen sözlerine de katıldığım çok; ama bazılarının bahsedilen bazı ayrıntıları anlayabileceğini düşünmüyorum. “Hata yapacaksan kalbinle yapacaksın. Öpeceksen de kalbinle öpeceksin. Ama kirletmeyeceksin bedenini senin elini kalbiyle tutmayanlarla, değerini bilmeyenlerle… Benim namustan ve sevdadan anladığım bu!” şeklinde cümleler kuruyor ve duygulanıyor. İlk anda doğru gibi sözler; ama çok ince bir hata payı mevcut. Aslında böyle şeyler daha bir tehlikeli. Şeytan deliklerden girmeyi, çatlaklardan sızmayı çok sever. Pek çoğumuzun kolayca fark edebileceği bir çatlak var burada. Biz kendi sevgimizden emin olabiliriz ama hiçbir zaman karşımızdaki kişinin sevgisinden emin olamayız. Bizim elimizi gerçekten kalbiyle tutup tutmadığını bilemeyiz. Bazen bize ne kadar değer verdiğini de iyi tahlil edemeyiz. Kimi kadın, erkek arkadaşı tarafından aşırı kıskanılınca ya da şiddet görünce de değerli olduğunu sanabilir. “Beni sevmese bu kadar sinirlenmez.” diyen ruhu mağdurlar da var bu dünyada. Fazlasıyla tartışmalı olan hassas bir konu. Ama farklı bakış açılarını severim. İzlemeye ve değerlendirmeye devam!
Ceren’e bir hafta sabretmek düştü. Bir günün içinde nişanı bozmaktan tut, evi barkı yakıp tüm aileyi İstanbul yoluna düşürmeye kadar her şeyi yapabilme potansiyelinde olan bir kızın bir hafta beklemesi ne demektir siz biliyor musunuz? Ceren’e kalsa hemen o an ortalıkta yaygara kopartıp hamilelik testini Agah’ın masasının ortasına atardı. Ama sinsi babaannesi Neriman duruma el koyunca azıcık sabır gösterebildi. Bakalım bombayı patlatmadan kaç gün durabilecek?
Civan ise iyice kıymete bindi sosyete kızlarının arasında. Damla hiç farkında olmadan bir rekabet ortamında buldu kendisini. Sağdaki soldaki herkes biricik şoförüne yazmaya başladı kızın. Aaaa kıskanır ama yani! Olmaz bu kadar da!
Zalim İstanbul 5. bölüm 3. kısım izle
[/box]