Dini

Çocuklara dini eğitim nasıl verilmeli?

Tahrîm Sûresi 6. âyet-i kerimede Cenâb-ı Allah: “Ey îman edenler! Kendinizi ve âilenizi, yakıtı taş ve insanlar olan ateşten koruyun…” buyurmaktadır.

Gazzâlî der ki: “Bu âyette istenen şey, çocuğu terbiye etmek, ahlâkını güzelleştirmek, kötü arkadaşlarda korumak, dînin îcaplarını öğretmek, zevk için yemeye alıştırmamak, süs ve konforu sevdirmemek gibi faaliyetlerdir.”

Ne verilirse, iyi-kötü ayrımı yapmadan, düşünce süzgecinden geçirmeden öğrenilen, beş duyu ile duyulan, görülen, hissedilen her şeyi ekleme-çıkarma yapmadan olduğu gibi kaydeden, şuurumuzun/idrâkimizin neredeyse “kara kutusu” vasfında olan “şuuraltı”; çocuklarda doğdukları andan itibaren tamamen açıkken altı yaştan sonra kapanır. Artık “şuur” dönemine geçilir. Şuuraltı, karakter oluşumunda ve bütün hayatımız boyunca insanoğlunu esrarlı bir şekilde tesiri altında tutar.

Altı yaşa kadar çocukların karakterleri oluşur. Çocuklarımızın, şeksiz-şüphesiz inandıkları, pasif kabullerin baskın olduğu bu dönemde çok dikkatli olunması gerekir. Çocuklar açısından bu dönem iyi değerlendirildiğinde, hayatlarına olağanüstü güzellikler ekleme imkânı varken, aksi hâlde ileri yaşlarda kaygı bozuklukları, endişeler, içine kapanmalar, travmatik davranış bozuklukları vb. olumsuz pek çok psikolojik durum ortaya çıkmaktadır.

Bu dönemde dînî eğitim, çocuklara dozunda ve çocuğun hâdiseleri anlama ve anlamlandırma süreci olan bilişsel gelişimleri dikkate alınarak verilirse, ergenlik döneminde dînî vecibeler rahatlıkla yerine getirilecektir. Aksi olursa bir gayr-i müslimin dine girmesi kadar zor bir süreç başlayacaktır.

Bu dönemde çocuklar, dine meraklı olmakla birlikte yetişkinlerin dünyasında olan biteni yeterince anlayamazlar. Beş duyuları ile hissedebilirler, ama soyut düşünemezler. Bu dönem çocukları telkine açıktırlar.

Dört yaşında iken çocuklarının kulağına anne-babalar ne fısıldarsa fısıldasınlar, ebeveynlerinin telkini doğrultusunda onların öğrettiği dini yaşamaya çalışırlar.

3 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARDA DİNİ EĞİTİM

Üç yaşın başlarındaki çocuklar, “serkeşlik devri” şeklinde tabir edilen bir dönem geçirir. Bu dönemde çocuklar dengesiz, olumsuz, kararsız ve isyankârdır. Büyüklerin sözlerini dinlemez, hatta tersini yapar; kısıtlandığı zaman ise öfkelenir, çevresinden yardım istemez, kendi başına işlerini yapmaya çalışırlar.

Bu dönem çocuklarına dînî içerikli bilgiler, ibadet kalıpları zorla öğretilmeye kalkılırsa saplantılar, rûhî bunalımlar, ileriki yıllarda inatçılık ve ibadetleri yapmamak için direnç geliştireceklerdir. Onları istemediği bir dînî faaliyeti gerçekleştirmeye zorlamamalıdır.

Üç yaşın sonlarında sâkinlik dönemi başlar. Çocuk daha dengeli ve ölçülü hareket etmeyi öğrenir. Bu yaşta çocuğun sinir sistemi hazır olmadığı için ona uzun duâlar ve sûreler ile bazı bilgileri zorla ezberletme gibi davranışlardan kaçınmak gerekir. Bu süreçte taklit döneminde olan çocuğun anne-babayla beraber namaz ibadetini yerine getirmesine müsaade edilmelidir. Ama ısrarla her seferinde ondan yapmasını isteyerek de nefret ettirmemelidir.

4-5 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARA BOL BOL DİNİ HİKÂYELER OKUMALI

Dört yaş, çocuğun en çok araştırmacı olduğu dönemlerden birisidir. Her şeyi öğrenmek ister. Dinlediklerinin tesiri altında kalırlar. Dört ve beş yaşlarında çocuğa bol bol dînî hikâyeler okumalı, bununla kalmayarak onları hâfızasında tutmasını sağlamalı ve sorular sorarak zihnini çalıştırması öğretilmelidir. Böylece çocuğa verilmek istenen mesaj rahatlıkla verilir.

Beş yaş, çocukluk döneminin düğüm noktasıdır. Bu yaşı, “altın yaş” olarak vasıflandırabiliriz. Bu çağ, çocuğun birtakım ibadetlere, dînî tavır ve davranışlara âşinalık kazandırabilmesi için en önemli zaman dilimidir. İnanç esasları, temel anlamda bu çağda iyi ve doğru şekliyle kavratıp benimsetilebilir. Bu dönemde çocuk, mantıkî düşünmeyi öğrenmeye başlamıştır.

Beş-altı yaşlarından itibaren çocuğun sorduğu sorular, gelişi güzel sorulan sorular değil, dinlenmek ve cevaplarını öğrenmek içindir ki, bu da çocuğun kendisine verilenleri almaya hazır olduğu mânâsına gelmektedir. Bu sebeple özellikle beş-altı yaşlarında sorulan soruları ciddiye almalı, gerektiği gibi cevaplandırma gayreti içine girilmelidir. Küçük yaşlarda çocuğa dînî bilgiler onun seviyesine ve anlayışına uygun olarak verilmelidir. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“İnsanlarla akılları nispetinde konuşun.” buyurmaktadır.

ÇOCUKLARDA DİN EĞİTİMİNE ALLAH İNANCIYLA BAŞLAMALI

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in, çocuklar konuşmaya başladıklarında Allâh’a îmanı, kelime-i tevhîdi öğrettiğini görüyoruz. Bütün inanç esasları, Allah inancıyla irtibatlı olarak verilmelidir. Küçük yaşlarda çocuğun din eğitimine Allah inancıyla başlamak gerekir. Sonra anlatılacak bütün dînî bilgiler, Allah inancı merkeze alınarak verilmelidir. Çocuk, ilk defa “Allah” demeyi öğrendikten sonra, Allâh’a duâ etmenin ve O’na yönelmenin tecrübesini yaşamalıdır. Peygamberimiz, Abdülmuttalip oğullarından bir çocuğa konuşmaya başladığında İsrâ Sûresi, 111. âyet-i kerîmeyi:

“-«Her türlü hamd O Allâh’a mahsustur ki, aslâ evlad edinmemiştir. Hâkimiyetinde hiçbir ortağı yoktur. Acze düşüp de bir desteğe muhtaç olmamıştır.» de ve tekbir getirerek O’nun büyüklüğünü îlân et” diye yedi defa okutarak tâlim ettirmiştir.

Başka bir defa da:

“-Çocuklarınıza ilk öğreteceğiniz kelime, «Lâ ilâhe illâllah» olsun!” buyurmuşlardır.

Bu da irâdî ve şuurlu olarak söyleyeceği ilk sözün, “Allah” olması gerektiği ölçüsü, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in bu yüce beyânlarında yer almaktadır.

ÇOCUKLAR ALLAH’I NASIL DÜŞÜNÜR? 

Dört-altı yaş döneminde çocuklar, özellikle kâinatın düzeni ve Allah hakkında çok soru sorar. Belçika’da katolik çocuklar arasında yapılan araştırma neticesinde, Allah inancının üç dönemi olduğu ortaya çıkmıştır:

Üç yaşa kadar çocuklar, Allâh’ı “insan” ya da “bir obje: eşya, varlık” gibi algılamaktadırlar.

Dört yaşa kadar Allâh’ın, “insanüstü bir varlık olduğunu” düşünürler. Allâh’ı âileden uzakta, gökyüzünde veya bulutların üzerinde yaşayan, onları her zaman koruyabilen özel bir insan olarak görürler.

İlâhî özellikleri olan Allah algısına ise, dört-altı yaş döneminde ulaşırlar.

Çocuklar insana benzettikleri Allah tasavvurları ile konuştukları zaman onları günaha girdiklerini söyleyip uyarmak çok gereksizdir. Bu bir geçiş sürecidir ve böyle kalmayacaktır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu