GENEL

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski Kimdir ?

Rus edebiyatının dünyaca tanınmış yazarlarından olan Fyodor Mihayloviç Dostoyevski 1821 yılında Moskova’da doğmuştur. Altı çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Babası alkol bağımlısı ve çok sinirli bir insan olduğu için çocuklarını da disiplinli yetiştirmeye çalışmıştır. Annesi ise etliye sütlüye karışmayan saf bir kadınmış.

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski ilköğrenimini Moskova’da okumuştur. Kendisi on beş yaşındayken annesini kaybettikten sonra Petersburg Mühendislik Okuluna gitmiştir. Buradayken babasının ölüm haberini almıştır. Okulunu bitirdikten sonra asteğmen rütbesiyle Petersburg’daki İstihkam Müdürlüğüne verilmiştir. Çok fazla askeri disiplinin olması yüzünden bu işini bırakıp yazarlığa başlamıştır.

Hayatında iki kez evlilik yapan Fyodor Mihayloviç Dostoyevski ayrıca sara hastalığına yakalanmıştır. Bir kanama sonucu 28 Ocak 1881 yılında hayatını kaybetmiştir. O dönemde Rus halkı bu yazar için görülmemiş bir cenaze töreni düzenlemiştir.

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski küçüklüğünden beri yazar olmak istemiştir. Bir yıl askeri görevini yaptıktan sonra işini bırakıp yazar olmaya karar vermiştir. 1846 yılında ilk romanı olan İnsancıklar adlı eserini yazmıştır. Dönemin ünlü eleştirmeni olan Belinski’ye romanını göndererek fikir alışverişinde bulunmuştur. Belinski’den tam not alan romanı Rusya’nın ilk toplumsal romanı sayılır. Böylece yazar Rus gerçekçi romanında yeni bir okulun kapılarını açmıştır.

Bu eserinden sonra belli bir dönem ilgi görmeyen yazar maddi sıkıntılar çekmeye başlamıştır. 1866 yılında Suç ve Ceza adlı en büyük romanını tamamlayan Fyodor Mihayloviç Dostoyevski en büyük şöhretini bu esere borçludur. Bu romanını Budala, Ebedi Koca ve Ecinniler adlı romanları izlemiştir.

Kız çocuğunu kaybettikten sonra büyük bir sarsıntı geçiren Fyodor Mihayloviç Dostoyevski Delikanlı, Bir Yazarın Günlüğü ve Karamazov Kardeşleri yazmıştır. Bu romanlarından olan Karamazov Kardeşleri ölümünden üç ay önce tamamlamıştır. Yazar romanlarının çoğunda insan duygularının derinliğine inmeyi başaran ve bunu etkili bir biçimde eserlerine yansıtan ender yazarlardandır. Bazı eserleri ;

Suç ve Ceza

Ünlü yazarın adı geçtiğinde pek çok kişi için akla gelen ilk kitap hiç şüphesiz “Suç ve Ceza”dır. Yazarın olgunluk döneminde kaleme aldığı ve tüm dünyada en çok okunan başyapıtı “Suç ve Ceza”, bizi hem yazarın hem de edebiyatın en karanlık karakteri Raskolnikov ile tanıştırıyor. Yoksulluğu nedeniyle özlemini duyduğu bir hayatı yaşayamayacağına inanan genç hukuk öğrencisinin yaşlı tefeci kadını öldürüp parasını çalmayı planlamasıyla başlayan hikâyesi okuyucunun ahlak kavramını sorgulamasını sağlıyor. İlk kez 1866 yılında yayımlanan eser, Raskolnikov’un iç çatışmaları, yaşadığı ikilemlerle okuyucuyu da bir düşünce yolculuğuna çıkarıyor ve üzerinden geçen onca zamana rağmen hâlâ güncelliğini koruyor.

Karamazov Kardeşler

Dostoyevski’nin, “Hiçbir romanımı bu kadar önemsemedim.” dediği “Karamazov Kardeşler” ile yazar, bu kitabında yine insanlığın evrensel sorunlarına odaklanıyor. 1880 yılında yayımlanan roman ağır diliyle okuyucuyu yer yer zorlasa da okuyucunun hiçbir zaman kayıtsız kalamadığı eserlerden biri olarak yazın dünyasındaki yerini aldı. Fyodor Pavloviç Karamazov’un ve üç oğlunun hikayesinin anlatıldığı eser, dinden Doğu-Batı sorununa, sosyalizmden şiddete, ahlaktan feodalizme pek çok konuyu işliyor. Tolstoy’un evi terk etmeden önce yanına aldığı kitap olduğu söylenen “Karamazov Kardeşler” klasiklere meraklı olmayanların bile okuması gereken eserlerin başında geliyor.

Yeraltından Notlar

Rus edebiyatının kült eserlerinden biri olan “Yeraltından Notlar” yazarın Gogol etkisinden çıkarak yazdığı ilk roman olması açısından büyük önem taşıyor. Gerçek dünyadan kendini soyutlayan, ahlakçı, dürüst bir kişinin iç çatışmalarını anlatan eser insan ruhunu irdeleyen yanıyla mutlaka okunması gereken eserler arasında yer alıyor. 1864 yılında Vremya Dergisi’nde yayımlanan “Yeraltından Notlar” Dostoyevski’nin sonraki büyük romanlarının habercisi olarak değerlendiriliyor.

İnsancıklar

Yayımlandığı ilk zamanlarda övgüyle karşılanan, “Yeni Gogol doğdu!” yorumlarına neden olan “İnsancıklar” yazarın ilk romanı. Eser; yoksulluğun pençesinde boğuşan 40’lı yaşlardaki alçak gönüllü kâtip Makar Devuşkin ile derin hisler beslediği uzaktan akrabası olan genç Varvara Dobroselova’nın mektuplaşmalarından oluşuyor. Yazarın henüz 24 yaşındayken kaleme aldığı eser yoksulluk, dostluk ve sanat sevgisi gibi kavramları da ele alıyor.

Kumarbaz

Dostoyevski’nin kendi kumar borcunu ödemek için kaleme aldığı ve bir ay gibi kısa bir zaman içinde tamamladığı romanı ilk olarak 1867 yılında okuyucuyla buluştu. Yazarın kendi yaşamından yaptığı çıkarımlarla yarattığı Aleksey İvanoviç üzerinden ele aldığı roman kurmaca bir Alman kasabasında bir araya gelen kumar müdavimlerinin hikâyesini konu alıyor. Yazarın pek çok eserinde olduğu gibi insan ruhunun karanlık dehlizlerinde gezdiği romanı kara mizahın en iyi örneklerinden biri olarak nitelendiriliyor. Korkunç bir saplantının ironiyle anlatıldığı eseri okuma listenize almanızı öneririz.

Budala

1868-1869 yıllarında Russkiy Vestnik Dergisi’nde yayımlanarak okuyucuyla buluşan “Budala” yazarın ilk büyük romanı sayılıyor. Roman, tedavi için gittiği İsviçre’den bitkin dönen ve insanlardan uzaklaşan sara hastası Prens Mışkin etrafında dönüyor. Dış dünyadan kopuk bir şekilde kendi iç dünyasında yaşayan kahraman üzerinden ruhsal bir arınmanın işlendiği roman aşk temasını da ele alıyor.

Öteki

Dostoyevski’nin 1846 yılında, sürgün dönemi öncesinde verdiği eserlerden biri olan “Öteki” kişilik bölünmesini ve tehlikeli dünyayı konu alıyor. “Öteki” özlemi duyulan, ulaşmak istenen üst kimlik arayışına odaklanıyor. Freud’un yazarın psikolojik analizlerinden övgüyle söz ettiği eser, sadece klasiklere meraklı olanların değil, psikoloji türünde eserler okumayı sevenlerin de mutlaka okuması gereken bir kitap.

Ölüler Evinden Anılar

Yazarın en bilinen eserlerinden hemen önce kaleme aldığı “Ölüler Evinden Anılar” yazarın Sibirya’da geçirdiği sürgün yıllarının izlenimlerini olanca canlılığıyla okuyucuya yansıtıyor. Hayatın karanlık yüzünü yaşayan yazarın o sancılı döneminin ürünü olan eserde yazarın gözlemlediği mahkumların yaşamlarına da tanıklık ediyoruz. Kendine özgü bir yapısı olan kitap, insana dair betimlemeleriyle okunması gereken eserlerden biri.

Beyaz Geceler

Yazarın 27 yaşındayken kaleme aldığı “Beyaz Geceler” Petersburg gecelerinde yalnız dolaşan öykünün anlatıcısının Nastenka adında bir genç kızla tanışmasını, hikâyesinden ve ondan çok etkilenmesini konu alıyor. Bir kişilik parçalanmasıyla, bir aşk öyküsüne tanıklık edeceğiniz bu kitabı bir çırpıda okuyacağınıza eminiz.

Ecciniler

Dostoyevski’nin 1872 yılında yayımlanan, Türkçe’ye “Cinler” adıyla da çevrilen romanı siyasal romanın ilk örneklerinden biri olması açısından önem taşıyor. Dostoyevski bu kitabında ihtilâlci örgütlerin yapısını ve üyelerinin karakterini gerçekçi bir gözle değerlendirirken, yazarın alaycı üslubu da dikkat çekiyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu